Ekşi Duyuru

şöleki ben sade nescafe değil belli bir oranda sütlü seviyorum,sade filtre kahve pek sarmamıştı beni ama filtre kahvenin sütlüsünü deneyebilirm,@bloodgroove evt suyu kaynatıyorum sıcak içecekleri genelde çok sıcak severim ama tadını etkiler mi bilmiyorum,yani bu makinadan evde olsa sürekli nescafe içerim heralde kremalı gibi tadı süper:)

birde şöyle bir durum var daha hafif oluyor bu makinadan çıkan:)makina pahalıdır heralde dimi?

ocak üstü espreso demliklerinden alın.

bu sıcaklık olayını deniyim ozaman:)bu ocak üstü demliği nerde bulabilrm?

mesele mediamarkt, electroworld, darty gibi yerlerde oluyor.
www.evdekahve.com

ehe şimdi reklamda da gördüm.
çay kahve demlenirken kaynar suyun durulması beklenir.

makinaya konan kahveyle hazir granul kahve farkilidir zaten.
kahvecilerde satilan french press denen presli kavanozlardan alsaniz, sonra da filtre kahve kahvesi, makinanin aynisi olmasa da en ucuz yollu, nescafe'den daha leziz kahve elde edersiniz. basincla puskurttugunden midir ne, makinadan cikanlarin yeri baska oluyor, ama ona en yakini yine de french press sanki.

evet makine kendinden filtreli

kullandiktan sonra suyun altinda temizlersin.
resimden cok belli olmuyor ama kahvenin tanelerini alta gecirmeyecek cinsten bir kumas degil mi filtredeki?

kağıt seni huniyi yıkamaktan kurtarır, ömrünü uzatır.

yok geçmiyor alta. peki bu filtreyi arada bir değiştirmem gerekecek mi?

(bkz: kullanma kılavuzu)

kanka ordaki kahveyi her seferinde boşaltmaya üşeniyosun ya da unutuyosun o zaman kahve orda küfleniyo. kağıt olduğu zaman alıp atıverirsin. ve o filtre çok küçük kahve zerrecikleri ile kısmen tıkanmaya başlıyor zamanla.

Filtre kahve gibi degil, espresso oluyor iste.
Her italyan evinin demirbasi.

kahhve.com

bialetti orijinali, iyi marka.

geçenlerde bir kahveciye sordum adam aeropress al dedi. metal filtresiyle birlikte çok daha iyi oluyor dedi. tattım onayladım. aeropress daha iyi.

tadi filtre kahve gibi olmuyor, daha yogun. bende bialetti var mesela, memnunum ama digerlerinden ne gibi bir farki var bilmiyorum.

tchibo nun cafissimo makineleri, birçok çeşidi var bakabilirsin

hazır pottan kahve yapan makine değil espresso makinesi almak istiyorum.

ucuz değil, fiyatı normal.

Biz alırken bakmıştık bu makineye; basıncı mi ne azmis, kullananların çoğu temiz kahve çıkmıyor demişti. Bir de çelik değil, plastikmis galiba hanesi, bazıları kahveye plastik kokusu siniyor dedi.

Delonghi'nin vintage serisinin espresso makinesini aldık biz; baya memnunuz. Fiyatı 500 lira civariydi yanlış hatırlamıyorsam.

Mobildeyim editleyemiyorum. Bizim aldığımız tam olarak şu; www.hepsiburada.com

Yanına bir de french press aldık, filtre kahve istersek ordan yapıyoruz.

(bkz: aeropress)

makina uzun iş, bakım temizlik, kireç çözmek vesaire.

french press ve yeni bir demleme yöntemi istiyorsanız mokapot filan alabilirsiniz. ya da goodcat'in önerdiği gibi aeropress. kendisi pek hoş ve pratik.

kahve makinesi, kağıt filtre ve hazır su kullanıyorum. öğütücü özelliği olmayan kahve makineleri bu şekilde kullanıldığında bakım gerektirmiyor.

french press de al v60 da al. ikisinin de tadı ayrı ve ikisi de pratik ve az yer kaplıyor.

aeropress kahve makinesinden pahalı yav :))


french press veya kahve hunisi alın. bende mokapot, aeropress, kahve makinesi var, paşabahçe kahve hunisi ile demliyorum. en pratik ve güzel kahveyi öyle elde ediyorum.

Aynı ikilemdeyken v60 aldım, deli gibi memnunum. Çok pratik, hiç düşünmeden alın gitsin

bende makina da var ama gidip gidip french presste yapıyorum. çok iyi bi makina değil belki de ondandır ama bence gerek yok.

her gün dünya kadar kahve içen biri olarak kesinlikle moka pot öneriyorum. sırf çok fazla kahve içtiğim için filtre kahve makinesi kullanıyorum ama, 1-2 bardak içecek olsam ben de moka pot tercih ederdim.

French press alışkanlığı olan birine 3 cup moka pot alıp americano yapıp tüketmesini öneririm.

Herkese cevapları için çok teşekkür ederim! V60 aklıma bile gelmezdi, şimdi ondan alacağım; bir de kenara bir french press daha atacağım. Bir mokam var, V60'ım gelene kadar americano ile yaşarım.

O değil de, memlekette aeropress kalmamış, çoğu yer stok yok diyor :(

Güle güle kullanın şimdiden, harika tercih bence. Aeropress ben ağustosta araştırırken de stokta yoktu, hala yok. Sanırım bu kur durumunda getirmek mantıklı ve kârlı olmadığı için getirmiyorlar diye tahmin ediyorum.

v60'ı da keşke geçen sene falan alsaydım diye çok hayıflandım, abartı derecede arttı fiyatları:(

Benim de hayatımda yaptığım en iyi yatırım geçen sene moka almak olmuş, şimdi uçmuş fiyatlar :) Plastik V60'lara bakıyorum; seramiğe göre suyun sıcaklığını daha az aldığı için daha iyi de diyorlar. Ben ikna oldum :)

çakma v60 almıştım ben 50-60 liraya. fiyatları değişmemiştir pek. yine porselen ama sadece orijinal hario değil.

fiyati uygun duzgun bir ogutucu alarak baslayabilirsin. mesela graef cm 702. bu tarz ogutucu alman yararina olur cekim haznelilerle ugrasilmiyor espressoda

basincsiz sepet mutlaka lazim. aliexpressten cekebilirsin

onun disinda starbucks, tchibo, kahve dunyasi vs bunlari unut. sanalbaharat'tan al en azindan

Türk kahvesinde bir adet kavrulmuş çekirdek 15.000 ila 35.000
parçaya kadar bölünebilirken espresso kahvede yaklaşık 3500 parçaya, filtre kahvede ise
yaklaşık 1000 parçaya bölünür.
• Orta Öğütülmüş Kahve: Damlamalı filtre ile hazırlanan kahveler için idealdir.
• İnce Öğütülmüş Kahve: Espresso için idealdir.
• Ekstra İnce Öğütülmüş Kahve: Sadece Türk Kahvesi’nde tercih edilen bu çok ince
öğütülmüş kahveye literatürde Turkish Grind de denir.
aöf'ün içecekbilgisi.pdf ini bulursan, sorularının cevabını da bulursun.

kahvenin türü ve çekimi çok önemli.

biz tchibodan guatemala çekirdeği 3 numarada (espresso için diyerek) çektiriyoruz. makine delonghi. sonuç oldukça iyi.

üzerinden barista yazan ve starbucksta satılan çekirdeklerden uzak durmak lazım. bu güne kadar o tür bir kahveden lezzet alamadık. barista demek ucuz kahveyi aroması çıksın diye aşırı kavurduk nası olsa süt, krema, aroma derken içinde kaybolur.

kullandığın suyun da klorsuz, kireçsiz vu uygun sertlikte bir su olması kahveyi daha içilebilir yapacaktır.

orpheus'a "barista" meselesinde katilmiyorum zira tchibo'dan aldigim ve begendigim tek kahve barista espresso acik kahverengi paket. yillarca hem french presste hem de espressoda kullandim. hala da arada sirada alirim tchibo'da multinet gectigi icin. :)) isme degil tada odaklanmak gerek.

tat olarak bilemem de granül kahve gibi olmaz. onu mutlaka süzmen gerekecek. french press alıp onda hazırlayabilirsinç.

Makine çok farkediyor. Yakın zamanda aynı kahveyi ucuz ve kaliteli makinede denedim. Aşırı fark vardı.

Kombinasyonum şöyle;
1) Makinem; www.amazon.com.tr

2)Filtre(koyarken hafif katlıyorum alttan ve yandan)
www.amazon.com.tr

3)Kahvem; Lavazza rossa öğütülmüş veya çekirdek kahve alıyorum. İsterseniz aldığınız yer de öğütebilir. Kahvem bitince kargo gelene kadar geçici olarak migrostan jacobs almıştım. O bile fena değildi bu makineyle.

2. seçenekte anlattığın şekilde çekirdeği öğütüp granül kahve gibi yapamazsın. bu kahveler suda çözünmezler. buna en yakın seçenek, öğütme cihazı alıp çekirdeği öğütmek, bir de french press/moka pot/chemex/aeropress gibi bir alet daha alıp kahveyi onda demlemek. ya da öğütme aletiyle uğraşmayıp, çekilmiş kahve alıp gene french press/moka pot...vb'de demlemek.

bunların en ekonomiği french press. 2. seçeneği french press'te yapacağını varsayarak, 3'ünün arasındaki tat farklarını söyleyeyim.

1'de çok farklı çeşitte kahveler yapabiliyorsun ve çok lezzetli sonuçlar alırsın. kahvecilerde içtiğin kahveler tarzı.

2'de kahvenin tadını güzel alırsın, ama bununla düz sade kahve yapılır sadece. üstüne süt eklersin en fazla.

3'de de aynı 2 gibi sade kahve. tat olarak ise, french press daha yumuşak ve tadı belirgin kahve yapıyor, kahve makinası ise daha sert kahve yapıyor. kahve makinası hem kahveyi yapma kolaylığı, hem de kahveyi sıcak tutması sebebiyle özellikle kalabalık yerlerde en çok tercih edilen yöntem olmakla beraber, lezzet olarak pek de matah değildir. tek başına içeceksen french press/moka pot/chemex/aeropress alternatiflerine yönelmeni tavsiye ederim.

bildiğim kadarıyla kahve tadımları french press ile yapılan kahvelerle yapılıyormuş. kahvenin asıl tadını en belirgin alabildğiin demleme yöntemi buymuş. ama tabi bu demek değil ki french press en güzel demleme yöntemi. herkesin damak tadı farklı. ayrıca önemli olan kahvenin kalitesi burada. starbucks'un kahvesi çok da kaliteli değildir.

kahve öğütücüsü alacaksan da bıçakla kahveyi keserek küçülten öğütücülerden alma, kahveyi seramik dişlerinin arasında sıkıştırarak öğütenlerden al.

kahve gurusu olduğum söylenemez, hatta konunun cahiliyim. cahil cahil kendim için araştırma yaparken şuna denk geldim aydınlandım resmen: www.youtube.com

gene cahilce yorumlarım:
1. o espresso makinası, size filtre kahve makinası lazım.
2. filtre kahve çekirdekleri granül kahve gibi erimez, bahsettiğiniz şekilde yapamazsınız ama bu makine ile öğütürek ya da hazır öğütülmüş alarak french press kullanabilirsiniz ki ben öyle yapıyorum.
3. eğer günde bir tane falan içiyorsanız bu tip çok bardaklık makineler yerine taze taze demleyip içebileceğiniz bir bardaklık ürünlerden bakın. geçenlerde BİM'de Fakir Vienna Filtre Kahve Makinesi satılıyordu, yorumları da fena değil, fiyatı da çok uygundu ama kaçırmışık. gurme olmayanların işini görür bence, bir yerde denk gelirsem ben de almayı planlıyorum.

cahil yorumlarım bu kadar, sözü ustalara bırakıyorum.

ikisi çok farklı şeyler.
1. cihaz espresso yapıyor. latte seviyorsanız, yada americano içeceğim ben diyorsanız evet 1 doğru tercih. makine de iyi görünüyor. çekirdek kahveyi anlık öğütüp kahvenizi hazır eder. süt köpürtücüsü de var.

2. ve 3. cihazı birlikte alırsanız yapacağınız şey filtre kahve olur. 3. cihaz filre kahve makinesi çünkü. bu aletten aldığınız kahve ile latte yapamazsınız.

şu görseli bırakayım meseleyi anlarsınız sanıyorum: overdosecoffee.com

bunların hepsi espresso tabanlı kahveler.

1) öğütme cihazından çıkan kahveyi bardağa atarak kahve yapamazsın.
2) Kahve kültürün yoksa (Nescafe dediğin için gerçekten de yok) hiç bu işlere girme. Sana tavsiyem (madem latte içiyorsun) Mehmet Efendi espresso çekilmiş kahvesinden al, bir de ucuzundan mokapot al. Espresso hazırlayıp içine sıcak sütünü ekle. Ya da "sütsüz içeceğim" dersen içine sıcak su koy, americano olsun. "Vay efendim ben granül kahve ekolünden geliyorum" dersen french press alacaksın, bir de filtre kahve boyutunda öğütülmüş kahve alacaksın (Tchibo, Starbucks, Nero, Mehmet Efendi gibi yerlerde ya da internette espresso ya da filtre için çekilmiş kahve bulabilirsin), kolayca hazırlayıp ister sütlü ister sütsüz içeceksin. Bu aletler gereksiz. Hele ortadaki aşırı gereksiz. Daha ne içeceğini bilmeden standart çekim (baharat çekme makinesi) alet almak saçma olur.

bunların hepsi farklı makineler. tchibo'dan aldığınız makine kapsüllü ise, 1 numaradaki cihaz mevcut cihazınıza yakın, hatta daha güzel kahve verecektir.

çekirdeği öğütüp suya atmak diye bir şey yok. french press ya da pour-over (chemex, vario vs) lazım. sonuncu cihaz da düz filtre kahve makinesi. french press'e yakın bir kahve verecektir.

içine süt koyuyorsanız, ilk cihazı alacaksınız. kahvenizi de starbucks'tan değil de, taze kavuran bir yerden alacaksınız. taze kavrulmuş kahve ile yapacağınız kahve bir kaç adım yukarı çıkacaktır.

ben bean to cup makine almak istemistim sonra paraya kiymamistim. en iyisi o olabilir tazelik acisindan...

üçü de tabii ki farklı. kahvelerin türleri,çekilmesi ve demlenmesi farklı çünkü. öncelikle nasıl kahve içmek istiyorsunuz onu seçmeniz lazım. 1. makine espresso makinesi. yani makineden espresso türünde kahve alıp sıcak suyla birleştirerek americano, sütle birleştirerek latte vs kahveler içebilirsiniz.
2. secenek herkesin dediği gibi granül kahve gibi olmaz.
3. secenekteki makine ise filtre kahve makinesi. kahve kültürünüz hiç yoksa espresso makinesinden ziyade filtre kahve sizin için daha uygun gibi. ilk etapta makine almak yerine frenc press alıp tadına bakıp deneyebilirsiniz, severseniz bu makineden alabilirsiniz. aynı sekilde filtre kahveye de süt ekleyeip içebilirsiniz 3ü 1 arada içiyorsanız normalde. öğütücü de ilk etapta almanıza gerek yok hazır çekilmiş alıp deneyebilirsiniz.

Siddetle onerim su: iyi bir ogutucu al. 3-4 bin arasina bulursun. Sonrasi kolay. İstedigin sekilde demleme yapabilirsin cok para harcamadan.

valla iyi öğütücü en önemli şey demiş miydim? ilk makine çok güzel ama çok kısıtlayıcı. o paraya iyi öğütücü + idare eder espresso makinesi alırsın.

gerisi zaten bi v60 demliğine, bir moka pota bakar. bir bakmışsın her türlü demleme yapabiliyorsun. düz filtre kahve makinesi ofise alınır ev için bence gereksiz bir alet hele hele 1-2 kişiysen.

zahmetli olmaz, oldukça kolay köpürtücülü zaten. bende de bir delonghi var, oldukça memnunum.

filtre kahve makinelerinin temizliği ve bakımı, bu tarz makinelerin temizliği ve bakımına göre çok daha pratik oluyor. illa profesyonel olmanız gerekiyor demiyorum ama her gün belli sayıda kahve içmeyecekseniz, uğraştığınıza değmez.

biraz daha açayım. bu makine ile kahve yapmak çok kolay. makinesine göre 1-2 dk içinde kahveniz hazır olmuş oluyor. problem buradan sonra başlıyor. 1 kahve de yapsanız, 5-6 kahve de yapsanız, her kahve seansınızdan sonra alet kendini temizlemeye çalışıyor, bazen bazı parçaları size temizletiyor. atıyorum 10-20 kahvede bir farklı bir temizlik isteyebiliyor. (özellikle süt ile alakalı bölümler) akşamları sütlük vs yıkanması var. bir kaç haftada bir daha detaylı temizlik var. 1-2 dk kahve yapmakla harcıyorsunuz ama temizliği ondan fazla sürüyor. bu yüzden pratik olmuyor.

alın bir mokapot kafanız rahat olsun. bozulmaz etmez.

almaya karar verirseniz amazon Almanya'dan alırsanız yaklaşık 2000tl ucuza alırsınız.
ayrıca espresso ve filtre kahve için öğütmeyi bu makinede yapacaksanız biraz zahmetli olur. burr ayarını çıkartıp değiştirmeniz gerek.

portafilter'in girdiği yuvayı ve kahve koyduktan sonra kenarlarını temizliyorsunuz değil mi ? zamanla oraya kahve yapışıyor ve kalıyor. bizim makina da (delonghi) tüm sistem temiz olmasığında benzer sorunlar yapıyor.

belli aralıklarla boşa çalıştırarak temizliyorum evet.... grup contası değişimi öneriyorlar sıklaşırsa tekrar, bakacağım bakalım.... bu konuda bilgisi olan var mıa acaba?

kahvenin çekimiyle de alakalı. çok ince türk kahvesi gibi olursa o zaman da basınçtan atabiliyor.

kahveyi "sicilian style" paketli tchibo olanı kullanıyorum. kullandığım diğer markalara göre ince. onun da etkisi var sanırım öyleyse. bunu da not alayım, teşekkür ederim.

V60 gunun ilk kahvesi icin falan cok ugrastiriyor acikcasi o yuzden hem iyi aroma veren hem de yapimi kolay ufak dozda kahve amacli dusunuyordum aeeopressi galiba aliyoruz o zaman?

v60 ve/veya chemex'in aromatik tatları daha iyi açığa çıkardığını düşünüyorum. Benim aldığım çekirdeklerle de ilgili olabilir ama aeropress = espresso benim için. Filtre kahvenin zevki ayrı. Aeropress Go var bende küçük olan, gayet iş görüyor ama güzel.

aynı kahve çekirdeklerinin kullanıldığını varsayarsak lezzet açısından ikisi arasında pek fark yok gibi, ikisi de güzel. fakat aeropress daha pratik geliyor bana. espresso değil de filtre kahveye daha yakın kahve yapıyor. espresso için basınç lazım malum.

v60 keyif, aeropress pratik. müsait olunca mesaj atın bana. 3. nesil kahve ekipmanları satan bir sitede çalışıyorum. ayarlayabilirsem indirim kodu tanımlarım size.

Tchibo dan kapsüllü al o zaman temizlik derdi çok az oluyor.

Kapsüllü makineleri ben pek sevmiyorum. Sadece kapsül ile tuketebiliyorsunuz. Fiyatı bir tık daha yükseltip delonghinin makinelerine bakabilirsiniz; çevremde cogu kisi farkli modelleri kullanıyor, hepimiz de memnunuz.

Temizliği de öyle uğraşırıci bir şey degil. Kahveyi her yaptıktan sonra kahve koydugunuz aparatı, sütlü kahve yaptıysanız aparatı çıkarıp sudan geçirin (ki 1 dakikanızı bile almaz). Kahvenin damladigi hazneyi şöyle bir silin,tamamdır. Haftada bir de (ben genelde pazar günleri yapıyorum) hazneyi vs çıkarıp komple temizlersiniz. O da maksimum 10 dakika. Biz makineyi sürekli kullanıyoruz, temizliğinden hiç şikayet ettiğimi hatırlamıyorum. Cidden zor değil.

delonghi'nin uygun fiyatlı makinaları var. yanında süt köpürtücü buhar olursa iyi.

yalnız o kahve dükkanlarında aldığınız lezzeti yakalamak için kahve öğütücü de almak şart. öğütülmüş kahvenin kokusu/aroması çabuk kaçıyor.

Yapmayın, kapsüllü makine almayın. Delilerce çöp üretmesi bir sıkıntı. Bir de kapsül kahveler bayat ve tatsız market kahvesi gibiler. Çeşit çeşit taze kavrulmuş kahve almak varken kapsüle sıkışıp kalmayın.

Hem makineleri hem kahveleri(kapsüller) çok pahalı hem de tadı kötü. Pahalı derken evde yaptığın kahveye göre ciddi pahalı.

Nespresso magazalari geri donusum icin kapsulleri geri aliyor. Çöp olma olayı yok hatta organikleri de toprağa karıştırıyorlar. Ondan o konuyu geçelim. Kapsüller biraz pahalı,özellikle nespresso'nun. Bana gelmez tarif, elimin ayarı yoktur ve para var derseniz, alın ama onun dışında taze kavrulmuş alın derim.

pixie modelini birebir kullandım ama sahibi değildim. Çalıştığım yerde vardı. Sütlü makine için de latissima one olabilir. Biraz hassas makineler, servise (tamire) çok gittiğini de gördüm.

Kapsül kahvelerinin ve cihazlazlarının bir süre dağıtımını yapan biri olarak söylüyorüm.

ben yeni aldım ve çok uzun süre kararsız kaldım. sonunda pixie’yi seçtim. iyi ki süt köpürtme aparatı olmayanlardan almışım diyorum çünkü sütlü içmek istediğimde iki dkda bardağımı mikrodalgada ısıtıp üzerine espressomu alabiliyorum. öbür türlü her seferinde aparatları yıkamak işkence olurdu. piyasaki alternatif kapsülleri deniyorum şu sıralar. kahvemi sert seven biri olarak nespressonun kendi kapsülleri hariç diğer alternatifleri çok yumuşak içimli buldum (julius meinl ve jacobs denedim). starbucksınkiler aşırı yanık. kendi kapsülleri çok iyi ama bence, sadece biraz pahalı.

2 yildir kullaniyorum.

nespresso'nun kapsulleri cok iyi. tadi kotu diyen kahveden anlamiyordur.
pahali diyorsan bir suru markanin kapsulu var. ben carrefour'unkini cok begendim.
ayrica cevre, maliyet, cekirdek kullanma gibi takintilari olanlar icin tekrar kullanilabilir kapsuller var.
ben aliexpress'den aldim. cekirdegi kendim ogutup kapsule dolduruyorum. cok memnun kaldim.

starbucks lezzeti???? :'D

latte yapmak icin espressoya ihtiyacin var. ucuzundan bir portafiltreli espresso makinesi al. ogutucu olarak da graef cm 702 alabilirsin.

surpresso s20 kullanıyorum, çok memnunum. o tarz bir şey alman lazım. yalnız bir makine hem latte hem filtre yapmaz. birini seçeceksin artık.

mokha pot alabilirsin

Philips ep 5443 aldim fiyatlar cosmamisken memnunum.

www.eksiduyuru.com

bu soruya ve benim verdiğim cevaba bakabilirsiniz

frenchpress benim icin.

Bana en kolayı kahve makinası,
En lezzetlisi Aeropress,
En pratiği v60
En gıcığı French Press

En atık çıkarmayanı da french press :)

Aeropress > V60 > kahve makinesi > French press
French press kahvenin yağını çıkarıyor, hiç sevmiyorum.

bence makine. french press'e göre hem tadını daha çok seviyorum, hem de hazırlığı ve temizliğini daha pratik buluyorum. ama daha önemli olan şey, kahvenin ideal şekilde kavrulmuş ve demlenmeden hemen önce öğütülmüş olmasıdır.

Aeropress en lezzetlisi ama ev için en pratiği makine. Ben aeropress ile ugrasamiyorum.

French press zorunlu olmadıkça tercih etmem.

Kahve makinesi alana kadar french press diyordum. Aldıktan sonra fikrim değişti.

Syphon deneyimlemedim.

V60 için herhangi bir marka alabilirsin hepsinin dizaynı aynı zaten. özellikle seramik olanlara sırf marka diye para bayılmaya gerek yok. ben Japonya’dan 5 liraya almıştım aynı tat.

Öğütücü önemli nokta burada ucuza bi şey alma. Hario’nun mini mill’i benim isimi görüyor. Tüm öğütüculerde boyutunu ayarlayabiliyosun. Makina tavsiye etmem el ogutucusu daha iyi. Makina homojen çekemiyor

v60 alın ama 10 liraya plastik almayın, çok pahalı olmayan seramiklerden alın.
Ya da cold brew şeyi alın, soğuk kahve seviyorsanız çok güzel oluyor. Şundan aldım ben bu yaz, sürekli kullanıyoruz. www.kahve.com

El değirmeni mi alacaksınız yoksa elektrikli mi? Alacağınız öğütücünü kaç ayarı olduğuna bakın, en ince ne çekebildiği önemli. Daha sonra espresso makinesi de alırsınız belki. Ama syphon iri çekim istiyormuş, v60 orta çekim/kağıt filtre ayarında oluyor, çok ince çekmeyen bir makine de işinizi görür bunlar için.
www.kahve.com Şunu kullanıyoruz biz evde, Türk kahvesi inceliğinde çekemiyor ama espresso çok rahat çekiyor.

Değirmen için parçalayan bıçaklı yerine değirmen taşı gibi mekanizması olanlardan alın. Ben sönmez marka el kahve değirmeni aldım. Biraz uğraşmali olsa da memnunum.

Syphon çok uğraştırıyor çok ilginiz yoksa almayın. İki senedir durup duruyor evde o kadar da para döktük boşa gitti.
Ben chemex kullanıyorum ona da bir bakın derim.

Anladigm kadariyla filtre kahve yapacaksiniz hep.

Iyi bir ogutucu hep lazim. 3 aydir Wilfa Uniform kullaniyorum, nicin onceden almadigima uzuluyorum. El degirmenlerini bes yil kadar kullandim, tenisci dirsegi denilen ortopedik soruna gebe oldular. Uzun süre kullanmayin el degirmeni. Evde surekli kahve yapma niyetindeyseniz, iyi cekirdek ve iyi ogutucu gerekiyor.

Filtre kahve, hangi sekliyle olursa olsun iyi bir ogutucu istiyor. V60, Chemex vs. fark etmez.

(Kisisel olarak Chemex´i hic begenmiyorum, fazla filtre ediyor bence, ozellikle french press sonrasinda asiri reduktif gelecektir. V60 günlük kullanimda hep bir adim onde. Syphon cok ugrastirici.)

Kalite için AeroPress + Dişli Öğütücü + Kaliteli Çekirdek

o caydanlik gibi seyi soruyorsan italyan kahve makinesi de boyle, hatta aynisi. makine dedigime bakma oyle deniliyor.

alt hazneye su koyuyorsun, onun ustune gecen suzgec gibi bir sey var. o suzgecin ustune de kahveyi koyuyorsun. kaynamaya baslayinca alttaki su ust hazneye kahve olarak cikiyor.

bize de mis gibi kahveyi icmek kaliyor.

www.italiancoffeemachine.com &imgrefurl=www.italiancoffeemachine.com&usg=__3oNhofQbT3tqw8uGhZxgbKD9zYA=&h=460&w=519&sz=31&hl=tr&start=1&um=1&tbnid=QIepuovE_DafzM:&tbnh=116&tbnw=131&prev=/images%3Fq%3Ditalian%2Bcoffee%2Bmachine%26um%3D1%26hl%3Dtr%26client%3Dfirefox-a%26rls%3Dorg.mozilla:tr:official%26sa%3DN

* pebbles in verdigi linkte varmis zaten. italyanlarin kahve makinemiz dedigi sey moka coffee machine mis.

italyanlar caffettiera diyolar buna
"kahve"danlik gibi bisey
buna konan kahve turk kahvesi gibi pudra kivaminda oluyor. turk kahvesinden birazcik daha iri taneli sanirim, ama yine de cok ince. illy marka olanlari guzel, kanyon'da satiliyordu diye gordum en son.
aletin kendisi de bulunur elbet. concon magazalara bakin, nisantasi na falan gidin.

Istanbul'da Tepe Home magazlarinda gordum ben. Onun disinda mutfak esyasi satan dukkanlarda bulabilirsin.

Bundan 2-3 yıl önce şu giriş seviyesi makine 900-1200TL civarıydı:
www.amazon.com.tr

Alabiliyorsanız bunu alın uzun yıllar kullanırsınız.
Fakir bıçaklı bir öğütücü, kesinlikle kahve için kullanılmaz. Öğüttüğünüz kahvenin bir kısmı un gibi olur, bir kısmı koca koca parçalar halinde kalır, dengeli bir öğütüm olmaz.
Verdiğiniz linklerdeki en mantıklı olan Hario.

Bıçaklı ögütücü güzel olmuyor +1
Bir kısmı filtreden geçiyor ve bulanık bir kahve demleniyor. Eğer yüksek fiyatlara çıkamam dersen manuel değirmen bıçaklı öğütücülerden daha iyi. Biraz uğraşırsın o ayrı.

HARIO MSS-1DTB size yeter de artar bile. Ben yıllar önce aldım. Hala bir tek bunu kullanıyorum. Üst segment elektrikli olanlardan da var. Ama ben yine hala bunu kullanıyorum. Manuel olanının kahvesi sanki daha lezzetli oluyor gibi

Hario olani bi al. Bir sure kullan. Bi bak bakalim taze cekilmis kahve sana gore mi. Yani farki gorebilecek ekstra efor ve vakit kaybina deger diyecek misin. O zaman orta seviye bir elektrikli degirmen alirsin

Encore derim, www.petracoffee.com'dan bakabilirsiniz. Oradaki modeli kullandım, memnundum. Ancak fiyat uçmuş :(

fakir'inkinden var 1 yılı aşkındır kullanıyorum. memnunum.

Hario al, sararsa timemore c2. Hario ile espresso yapamazsın, timemore ile çok memnun etmez. V60 için hario denemedir, c2'de tatmin eder.

Hala üretiliyor mu emin değilim ama delonghi kg79. Espresso için kullanmayacaksanız, çok ince öğütemiyor.

tchibonun aynı modelinden var, 2 kişilik double espresso yapmak istersen en az 10 dk çevir, çevir öğütmen lazım. bir ara sağ omuz bölgesinde sırtım ağrıyordu sınra fark ettim günde 4-5 kahve yapınca kol artık dayanmıyor.

bu değirmenler günde 1 en fazla 2 kahve içiyorsan olur. daha fazlası sıkıcı ve yorucu oluyor.

Bende manueli var markasiz olmasina ragmen prolarla ayni performansta ama kol yoruyor, bi ara markasiz elektriklisini kullandik.

Simdi gidip cekilmis aliyorum.
Yarim kilo cekirdek 1 senedir kenarda bayatladi cöpe gidecek kimse cekmekle ugrasmak istemiyor, kahve hobin yoksa bunlara hic girme.

french press kullansanız?

Sabah sporu öncesi kahve bana hiç mantıklı gelmedi. Aç karnına kahve içemezsin zaten, kahve dediğin şey vücuttan hayvan gibi su atar, ki sporda zaten deli gibi su kaybediyorsun.

Sabah sporundan önce kahve yeirne hafif bir kahvaltı daha iyi olur (bu arada ben de bu konuyu merak ediyorum)

sorudan bağımsız olacak ama sabah aç karnına spor yapınca gün içinde yenilenler depolanıyormuş diye duydum.

turk kahvesi icin. cunku kafein, cunku uyari <3

Nescafede kafein daha çok var Türk jkahvesine göre. İlginç bir şey. Biz gösterilerden önce 1 kaşık neskafeyi yerdik çiğ çiğ. 3-4 saat ölümsüzleşiyorsun sonra :D

bence ya azıcık bi şeyler yiyip üstüne kahve içilmeli nescafe de olur olmaz değil ama aç karnına içme gözünü seveyim o hatayı bi kere yatım bütün gün midem iflas etti.

ac karne kahve içemezsin i neye dayanarak soyluyorsunuz cok merak ediyorum.
milyonlarca insan sabah kalkar kalkmaz aç karna kahve içiyor zira.

Ne kafeinin ne de kahve tohumunun dolu veya boş mideye metabolik bir zararı olmaz. Genel olarak kahvenin zaten bir zararı olmaz. Onun dışında, kahvenin/kafeinin uyarıcı etkisi nedeniyle spor öncesi şekersiz kahve içebilirsiniz ama illa sabah sporu öncesi kahve içeyim diye bir kural yok. Sabah yapılan sporun önemi, yağ asitleri kanda serbestçe dolaştığı için kardiyovasküler egzersizlerde yağın yakımı daha kolay ve hızlı olur, amaç bu. Kahve içmek zorunda değilsiniz ama içerseniz faydasını görürsünüz. Bu konuda en başarılı ürünler Türk Kahvesi ve Espresso'dur.

mideyi skip attığına dayanarak dedim ben yoksa zararlı demedim. ne alıngan adamlarsınız lan.

rocky filminde eleman sabah sporuna başlamadan önce büyükçe bir bardağa yumurtaları kırıp çiğ çiğ içiyordu. kahveyle alakalı bir şey yoktu. bir de etleri yumrukluyordu falan.

En pratiği şekersiz Türk kahvesi olur.

o da olur tchibo'dan alsan da olur. colombia narino veya brazil mild iyidir.

@cekilmiş gayfe: tchibo'nun makinesi de var evde ama kapsülünü pek beğenmemiştim. bir çok modelini denedim ama sevemedim onlarınkini.

@dgk: niyetim de o yönde zaten. alıp kendim el değirmeni ile öğüteyim diyorum.

İkea daki fiyat performans olarak yüksek bence. 250 gram 9 tl. Starbucksta 250 gr 25 tl. İçimi ortadan bir tık fazla sert. Cold brew için çok hoş güzel aroması var. Filtre için de kabul edilebilir güzellikte. İkeada yemek sonrası ortadaki yerlerde içtiğin kahveden. Denemek istersen.

Starbuckstakiler de fena değil ama kimisini sevmiyorum ben. Guatemala ile klasik başlangıç yapabilirsin. Ya da house blend olabilir. Bu katı katı diye bir tanesi çıktı o da fena değil. Kenya seveni çok, aromatik.

Tchibo da filli olan vardı african blue sanırım. Onu da deneyebilirsin, biz seviyoruz. Daha sert ve aromalılar için caribou dan da alabilirsin ama adını hatırlayamadım. Orada içmek için satılıyorsa o an, denetiryorlar çoğu firma.

yolun düşerse kadıköy çarşıda has brezilya-kolombiya kahveleri satan bir yer -müdavimleri yerini tarif edebilirler- oradan da al.

starbucks çekirdekleri güzel. tchibo bir tık daha düşük kalite ama iki tık daha ucuz.

tchibo kötü. starbucks daha iyi.

karabiber öğütücüleri genelde fazla küçük taneli çeker. öyle seviyorsan sıkıntı yok. ama büyük taneli olsun istersen olmaz o iş.

kafeist manifesto kitabından ve sözlükteki kahvedelisi'nin yazdıklarından bu konuda aklımda kalanı yazayım, detayı aklımda değil. diyorlar ki, ucuza (75-100 lira civarı) otomatik kahve öğütücü almayın, onların bıçakları kötü oluyor. 250-300 lira verip x bıçaklı otomatik kahve öğütücü almayacaksanız el değirmeni alın ucuza, onunla devam edin.

el değirmeninden şaşma.
en kralı da sözen'dir

Onda bir kere değirmen gibi ayar yapamıyorsundur. Yani V60, Aeropress ya da makine filtre yapacak olsan her biri için farklı büyüklükte kahve çekemezsin. İkincisi onun kesin öğütme kısmı seramik değildir. Bu da kahvenin tadına etki yapar. Son olarak piyasadaki ucuz otomatik öğütücülerden alırsanda lütfen bıçaklı olanlardan alma. Onlar kahveyi kestiği için kahvenin aromasını almazsın. Otomatik alacaksan seramik olan ve bildiğimiz değirmen mantığında çalışıp öğütenden alman lazım. Yani elle devam et. Hem azıcıkta olsa spor yapmış oluyorsun :)

Bıçağı değirmeni geçtim, bununla olmaz zaten. Bir kaşık kahve öğütene kadar canınız çıkar bu aletle, bununla anca yemeğe karabiber atılacak kadar öğütülür.

ben de philips'in bunların üst model olanı var. tek farkı kahve çeşidi. Kahve tercihinize göre herhangi birini tercih edebilirsiniz. Ben çok memnunum.

Bende 2220 modeli var, süt köpürtmesi iyi değil ya da ben beceremedim ama onun dışında memnumum, zaten genelde americano tercih ediyorum

Ben de ilk linkteki 2220 var,çok memnunum.Köpürtmesi de iyi bendekinin.
Diğer modellere gerek yok bence.Kahve çeşitlerini manuel olarak elde edebilirsiniz.Ben zaten manuel makina alacakken,öğütücüsü de var diye buna yöneldim.Süt miktarını kendim manuel ayarlamam daha hoşuma gidiyor.Yoksa ben alırken zaten aralarında 300₺ fark vardı,yine de tercih etmedim lattegoyu.Süt haznesini temizle, doldur-boşalt,buzdolabında sakla falan bi sürü iş.

makineyi boşver caffettiera al mis gibi, makine (ev tipi) olanlardan daha güzel yapıyor. mis mis. esse de 39 a mevcut.

caffetiera ya da daha bilinen adıyla moka pot espresso yapmaz, krema denilen espressoya has köpüğü yoktur, tadı farklıdır (türk kahvesiyle espresso arasında gibi) ve yöntem olarak da bambaşka birşeydir. espresso ucuza maledilen birşey değil.

filtre kahve koyamazsın pota espresso ayarında çekilmiş kahve koyarsın va moka yapmış olursun. bütün italyan aileleri kahvelerini bu pot ile yapar en ucuz yollu en yakın deniyimi bu sunar.
edit: kahve makinası bakarken basıncına da bakmayı ihmal etme

en yakın diyebiliriz ama espresso dememek lazım.

kafein uzun vadede etkilememeye başlıyor. başın ağrımasın diye içiyorsun sadece.
uyku kaliteni arttıracak şeyler belki dolaylı yoldan işe yarar.
mithat bereket hastalığına dikkat.

Yesil cay icebilirsin.

yeşil çay işe yarar mı?

2 avuç kuru üzüm göm. enerji verir uyku dağıtır. ben öyle yapıyorum.

Bende kahve işe yaramıyor öğrenciyken çok fazla tükettiğim için ama yeşil çay içince uykum açılıyor ikisinin de etkisini denemelisin.

yeşil çay bu lipton tarzı mı yoksa aktardan falan alıp demleme mi? hangisi daha etkili olur?

süt köpürtmek için espresso makinesine hiç gerek yok. 5 liraya ufak mikser gibi bişi satıyorlar deli gibi köprütüyor. onun yerine hem espresso hem de filtre kahve yapan bir makina alın daha iyi olur. bir süre sonra espresso sıkar sanki acı acı.

bizde şu tchibo'nun cafissimo classic diye bir makinası var dediklerini fazlasıyla yapabiliyoruz.
www.tchibo.com.tr

Bizde delonghi'nin şu kahve makinesi var, 1 ay filan oldu alalı. Acayip memnunuz. Hem kapsül hem normal kahve kullanabiliyorsunuz. Süt kopurtme, fincan ısıtma özellikleri de var. Çok kolay temizleniyor. Görüntüsü de çok hoş. French pressten sonra evrim geçirmiş gibi olduk resmen.

www.hepsiburada.com

ben de tchibo'nun ürününü önerebilirim. bence evde kullanmak için fazlasıyla yeterli. çay da satıyolar artık kapsüllerde sanırım. değişik çaylar tabii. renkleri de çok tatlişko.

cafissimolar ile sadece onların kapsülleri ile kahve yapabilirsin hem pahalıya mal oluyor hemde onların kapsülleri ile sınırlı kalıyorsun. de longhi tarzı makinalar ile hem değişik kahveler deneyebilir hem de çok daha ucuza maledebilirsin. İlle kapsüllü aliyim dersen hb de kampanya var.(git: www.hepsiburada.com

1- süt köpürtme aletleri sağda solda 30 liraya var. ama kullanmadım, bilmiyorum. denemekte fayda var.

2- espresso makinesi olarak www.hepsiburada.com bunu kullanıyorum. gayet memnunum. yapamadığım herhangi birşey olmadı şimdiye dek. 15 bar zaten fazlasıyla yeterli oluyor. öneririm.

tchibonun makineleri günde 3-4 tane ve üzeri tüketimde pahalıya geliyor ancak günde 1 tane içen adam da iyi bir kahveye 80 kr verebilir bence. şimdi barista lar gelir tchibo kahvelerini kötülemeye :D

Ucuz makineler basınç sepetli aralarında çok fark yok, ama hem süt köpürteyim hem kahve yapayım işi biraz sıkıntı olabiliyor tek kazanlı oldukları için yani süresi uzuyor.
Para harcamak istemiyorsanız delonghi ev için iyi bir çözüm

delonghi giriş seviyesi makinalardan birini kullanıyorum. espresso yapma mekanizması zaten büyük bir bilim değil 85 derece su 6-7 bar basınçla kartuştan geçiyor. lezzeti ve başarısı açıkçası kullanılan kahve ile alakalı. dezavantajı temizliği zahmetli her defasında kahve koy sıkıştır, espresso çek sonra kartuşu lavaboda yıka insan bir süre sonra bıkıyor.

bendekinin bence süt köpürtmesi başarılı değil. değişik süt türleri vs denedim gene de bi barista kıvamında köpük elde edemedim.

milletin efendisi +1

Espresso makinası teorik olarak pompalı kettle evet, ama pratikte standart demleme reçetesi olan 9 bar basıncı, 92-93 derece sıcak suyu grup başlığından sürekli verebilen bir makine günümüz şartlarında 10 bin TL altında bulunamıyor.

Süt köpürtmek tamamen barista becerisi olsa da, yine giriş seviyesi makinalar ile daha zor olsa da mümkün.Fakat özellikle bir kişiden fazla sütlü içecek içmek isteyen olursa verimsiz hale geliyorlar. Burda da verimlilik istenirse sanayi elektriği ile çalışan ve devasa boyutlarda kazanlı dükkanlarda gördüğünüz makinelerden almanız lazım ki araba fiyatına gelir, tesisat da cabası. Veya ev için çift kazan tabir edilen makinelerden lazım, o da en az 16-17 bin TL. Hattâ o bile kalabalık misafir gelip ooo bana da latte bana da cappucino derse şişer kalır. Baristanın beceresi de kurtaramayabilir.


Combo makinelerden zaten her türlü uzak durun, özellikle filtre kahve için makine almaktansa, porselen bir filtre tutucu alıp, kettle ile devam etmek daha verimli olacaktır.

Asıl mesele güzel kahve bulmaktır evet, kaliteli ve taze bir yeşil çekirdeğin doğru şekilde kavrulduktan sonra maks 1 ay içinde tüketilmesi lazım.

Bu kahveyi bulduktan sonra sizin çekmeniz lazım demleme yönteminize göre ki, Evdeki en önemli aparat olan değirmen bu noktada devreye girer. Değirmen için de ciddi bir bütçe ayırmanız lazım. Manuel değirmen için 2 bin Tlye yakın, elektrikli için min 6 bin TL.

Sonrasında evet en ucuz delonghi makine ile bile bir şeyler olur.

Dışardaki herhangi bir kahveyi içebiliyorsanız nescafe ile de devam edebilirsiniz, çok daha ekonomik ve verimli olacaktır.

Yine de biz kararliyiz girecegiz bu espresso isine diyorsaniz, gecici bir heves olmayacagindan eminseniz, delonghi vs gibi oyuncaklarla filan hic ugrasmayip, ulkemizde edinebileceginiz en dusuk butceli, gercekten de espresso elde edebileceginiz duzenek icin;

Degirmen:
www.gelbura.com

Makina:
www.gelbura.com

Molent'e alternatif Timemore da olabilir

ek: aşağıdaki linkten 2. el de takip edebilirsiniz

www.kahvekulubu.net

Timemore C3 manuel öğütücülerde espresso seviyesindeki ince öğütüm için asgari seviyede bir ürün, ondan aşağısı mutsuz eder espressoda. Molent yerine C3.

Graef´i asla tavsiye etmem. Espresso ayarina getirmek dert, homojen sonuc almak imkansiz.

Timemore C2 cok kötüydü, ayni gün geri verdik. C3 hakkinda bilgim yok. Bütce bu seviyede ise, Comandante de olabilir? 2. el temiz Comandante de bakabilirsiniz. Her gün ögütürüm elimde diyorsaniz cok iyi bir elde ögütücü alin, yillarca kullanacaksiniz, baska tür kahveler yapmak isterseniz Comandante ile filtre kahve de harika.

2000´e düzgün makine olmaz bence. Düzgün makineler 500 Euro civarinda cünkü.

Bence hediye alman ters tepebilir haberin olsun. Neden ayrı olduğunuz bilinmiyor... 2 ayda çok değişebilir.

saat alabilirsiniz? ya da güzel bir kolye ucu?
yüzük hakkaten de olmaz bu şartlarda.

@janavarorion +1

hediye alma. (gereksiz)

bir demet çiçek...evet.... hiç uğraşma diğerlerinin tamamı kıza yapay gelebilir ve ters tepebilir...

neden yüzük arabesk kaçıyormuş anlamadım. diğerlerinden farklı özel diyorsun.
yüzük olabilir, şık bir kolye olabilir... gayet hoş hediyeler bunlar...
ters tepmesini gerektirecek durum nedir ki?

Bu soruya galiba hep aynı cevabı verdim yine vereyim.

Kahve seti, şöyle ki

Bi tane örme sepetin içine French Press, Irish Cream filtre kahve, Brezilya kahve çekirdekleri, Güzel bi kupa, kahve ile gidecek mini mini çikolatalar.

Umarım resmini çizebilmişimdir. Artık hediyeyi alacağın kişiyle ilişkine göre çeşitlendirebilirsin. Ucuz-pahalı olayı yok: düşünceli ve zevkli bir hediye.

(Ben denedim, gerçekten işe yarıyo...)

bence şık bir hediye sepeti olabilir veya ona özel isimli hediyelerden olabilir. www.hediyeleradasi.com ' a bir bakın çok ilginç hediyeler var.

Yılbaşı, doğum günü ya da sevgililer günü gibi zamanlarda hediye için farklı bir şeyler ararsanız, direk cevap olabilir. Tasarım ürünler arıyorsanız takip etmekte fayda var.
luckybeads.blogspot.com

Yılbaşı, doğum günü ya da sevgililer günü gibi zamanlarda hediye için farklı bir şeyler ararsanız, direk cevap olabilir. Tasarım ürünler arıyorsanız takip etmekte fayda var.
luckybeads.blogspot.com

Yılbaşı, doğum günü ya da sevgililer günü gibi zamanlarda hediye için farklı bir şeyler ararsanız, direk cevap olabilir. Tasarım ürünler arıyorsanız takip etmekte fayda var.
luckybeads.blogspot.com

internete girmek ıcın guzel bı ortam:)

seviyorum,aklımak ahve kokusu geliyor, Chai tea latte nin ve cinnamon sugar ın hastasıyım. ABD'de fast food coffe shop olup burada biraz lüks gibi algılanması abukta olsa iyiki varlar.

seviyorum

-güzel kahve
-rahat ortam, koltukları müziği herşeyiyle
-hiçbi şekilde karışmayan garsonlar
-sıradan bi kafeyle kıyaslandığında makul fiyatlar
-güleryüz

Seviyorum, birini beklerken oturursun, en küçük boyundan sütlü filtre kahveni alırsın (3,75 TL), kimsede sana elleşmez, hadi kahven bitti kalk git artık diye.
İster 1 saat bekle ister 2 saat.

bedavaya istediğim kadar oturabileceğim bi kafe

tüm dünyada aynı standardı tutturabilmesini seviyorum. amerika'da da endonezya'da da beykoz'da da starbucks aynı starbucks, servis aynı, dizayn aynı her şey aynı. bu çok güzel.

bizim türklerin nasıl?

kahve dünyası? iki üç güzel şube gerisi rezalet. 200 metre arayla iki şubesi iki zıt kutup.

mado, şu bu...hepsi aynı.

varlığı da yokluğu da bir. aaa ulan şuradan bir kahve alayım diye düşünmem, ama birisi alsa getirse içerim. ama ben kahve sevmem zaten o yüzden de olabilir.

(bkz: third place)

not: benim için olan tanımı da bu şekilde lksjdf

amerikada paso dilenciler gidiyor

kahvenin hiçbir çeşidini sevmem. çayın da özünü severim fantastik şeylerini değil. e burda kahve var, fantastik envai çeşit çay var. niye giriyim ki ben ? anca grup olursa falan girerim. ya da laptop / tablet ile biraz takılmak istersem.

Seviyorum. Bence kahveleri fena değil. Ortamı da fena değil. Ayrıca çalışanları her daim saygılı. Sandıldığı gibi pahalı falan da değil. İnternetini falan geçtim, jazz çalan yer pek bilmiyorum ben. Canlı olmasa da, sakin sakin güzel oluyor.

normalde öyle pek kahve içen biri değilim ama white mocha hastası oldum çıktım ayrıca kahveniz bitse bile çalışanlar ya sipariş ver ya da kalk git diye başımıza dikilmediği için seviyorum sturbucks'ı.

toplam 2 kez gittim. yani gitmek zorunda kaldım. onun dışında gitmem. ne yalan söyleyeyim içtiğim kahveler hoşuma gitti. ama oradaki ortamı, oradaki insanları sevmiyorum. çünkü oraya gidenlerin önemli bir kısmı kahve içmekten ziyade, hissettiği ezikliğini kapatmak ve kendini bir sosyal statüye dahil görmek için gidiyor. bu anlamda, kahveleri ve sundukları ortam hoş. güzel müzikler çalıyorlardı ben duyduğumda. smooth jazzvari. ama dediğim gibi müşteri kitlesinden hiç hazzetmiyorum. ben nerede elinde starbucks kahvesi ile fotoğraf çekilerek bunu paylaşma gereği duyan bir kişi görsem o kişiden sabun yapmak ve o kişiyi ülke için faydalı kılmak isterim.

kahveleri çok şekerli şerbert gibi

insanların orada sosyal statüye erişme çabasında olduğunu söyleyenleri anlayamıyorum. starbucks gibi sıradan, her yerde bulunan bir kahve zinciri insana nasıl bir statü katabilir ki? starbaksa gidiyorum çok havalıyım heyoo diyecek adam anca liseli falandır yaş olarak.

starbucks'ı seviyorum çünkü tek kahve almayı geçtim, tek bir kahve almadan bile içeride saatlerce oturabilirsiniz. kimse size karışmaz. garsonlar ikide bir gelip "ne alırsınız" diye sizi dürtmez. çalan müzikler kafa sikmez. apaçiler ortamı çok elit zannedip tırstıklarından olsa gerek pek giremezler. içeride bilgisayarını masaya koymuş çalışan 30+ gruplar, gazetesini okuyan insanlar, muhabbet eden arkadaş grupları, sevgililer görebilirsiniz. rahat bir yerdir, adam gibi oturmak isteyen herkese hitap eder. iç düzenlemesinde göze batan çirkin unsurlar yoktur, renkler, duvarlardaki tablomsu şeyler ve desenler uyumludur. güzel bir konsept kısacası. anahtar kelimem: "rahat"

eğer bu mekan bana diğerlerinden daha fazla rahatlık sağlıyorsa da diğerleri yerine bunu tercih etmekte sorun yok. kapitalizm bi tek starbaksta değil ki, giyside, telefonda, mobilyada, arabada, enerjide... özellikle de bizim ülke için. "starbaksa gitmiyorum yaşasın kapitalizm eleştirisi eheloyy" deyip iphone kullanan arkadaşlarım var.

interneti ttnet'e geçtikten sonra (bi 3-4 sene oluyor) siki tuttu. bu büyük bi problem. bunun haricinde boku çıkarılırsa fiyatlar göte girebiliyor, eğer çalışmıyorsanız, cebiniz pek para görmüyorsa devamlı gidilebilecek bir yer değil. devamlı derken, haftada 3 ve üzeri.

her şubesi aynı standartta değil. capucchino mesela, biri başka yapıyor, biri bambaşka. kek aynı kek ama içecekleri standart değil. dışarıya koydukları mobilyaları çok kalitesiz, eskimiş vs.

Sakin zamanlarda iyi ama yoğun zamanlarda yakınındaki daha sakin olan yeri tercih ediyorum.
Ofisim çok kapalı olduğu için bazen daralıyorum laptopla gelip oraya geçip ferah ferah çalışıyorum bu günlerde benim için çok iyi oluyor.
Bunun dışında özellikle seviyorum ya da sevmiyorum diyemem ama sadece starbucks özelinde değil bütün kahve zincirleri benim için eşit mesafede. Özellikle Starbucks'a geçmemin sebebi diğer yerlerde ne zaman çalışmaya kalksam internet kesiliyor sürekli, kesintisiz çalışabildiğim bir yer olmadı burası dışında.

eskiden severdim ama artık aklıma pislik içindeki şubeleri ve ergen ve keko müşteri profili geliyor o yüzden mümkün olduğunca alternatiflerine gidiyorum.

Ön bilgi: Dışarıda içtiğim kahve ve kahveli içeceklerin %99'u filtre kahve.

En sevdiğim kahveci değil. İnsanların burayı pahalı ya da "statü kazandıran" bir yer olarak görmesi komik. Tam bir ezik bakışı bu "statü" olayı zaten. Başka bir firma var onun şubesi benim evime yakın yere açıldığından beri uğramadım ama başka herhangi bir yerde canım kahve çekse direkt Starbucks'a giderim. Çünkü:

- Kahvesi çok güzel değil ama herhangi bir Starbucks'a gidince sürprizle karşılaşmıyorsun. Rastgele bir kahveciye-kafeye girince ne gelecek belli değil.
- Fiyatları kafelere göre uygun. French Press ya da 3ü1 arada satıyorlar o fiyatlara
- Başına dikilip "masa işgaliyesi" siparişi bekleyen yok
- Kafelerdeki gibi bangır bangır leş müzik çalmıyor, müzikleri güzel
- İnternetinden, elektriğinden vs. dertsiz tasasız faydalanabiliyorsun

Sevmediğim yanları da var tabii. Toplum içinde nasıl davranılması gerektiğini bilmeyen ergen ve keko tipler akın ediyor. 5 yaşında öğrenmiş olmaları gerektiği halde ayaklarını sandalyenin oturma kısmına uzatıyorlar, bağıra bağıra (bazen anıra anıra) konuşuyorlar. Bir de artık 11'de kapanmaya başladı. Her yerde böyle mi bilmiyorum.

güzel de pahalı. yani düdüklüsünü aldık anneme, biz de tefal aldık, hiçbir fark yok aralarında. bıçağını aldım, o da efsane bir şey çıkmadı. o kahve makinasını da almayı düşünüyorum bakalım o nasıl çıkacak

gösterdiğin kahve makinesini kullanıyorum. çok memnunum. hiç sıkıntısı yok.

Kahve götür bence. Filtre kahve için makine ya da french press varsa starbucks'tan kahve alıp çektir. yoksa türk kahvesi olabilir.

Turşu<3 probiyotik iyidir hem kilo vermek için. Minik bi kavanozda Mısır koçanı erik vb gibi alışılmamış bir turşu verebilirsiniz ya da şekersiz reçellerden bi kavanoz

Araştırmalık kuru meyve ve kuru yemiş çeşitleri

Kuruyemis

Cig kuruyemis

Ben meyve götürürdüm sanırım. Ama kahve de alternatif. Günkurusu-incir-ceviz gibi kuruyemişlerden güzel bir paket de yapılabilir ama diğerlerine nazaran pahalı olur gibi geldi.

Filtresinden kaçırıyor olabilir, örgüsü falan açılmıştır-kopmuştur belki. Sonradan olan bir şey değil de hep böyleyse, filtresi geniş aralıklıdır.

olur o kadar...

İnce çektirmişsinizdir ondan olabilir yukardakilere ek. Böyle köftelik bulgura yakın incelikte çektirin

4 sebebi olabilir;

Kahve bayattır
French pressin filtresi iyi değildir
Kahve yeterli kalınlıkta öğütülmemiştir
Kahve homojen öğütülmemiştir. (kalitesiz değirmenlerin problemi)

çay sevmeyenleri de düşünün, çeşit çeşit kahveniz olsun. türk kahvesi, filtre kahve, aromalı kahveler...

minik minik sandviçler olabilir. kulüp sandviç, mini hamburger falan...

valla büyümekte esas sorun aynı kaliteyi yakalayabilmek, özellikle bunu amatör ruhla yaptığınızı varsayarsak.. bence şube açmak yerine mekanı büyütün, böylece kaliteden, hizmetten ödün vermemiş olursunuz.. yani bakırköy de şube açtınız örneğin onla uğraşmak çok zor, sonuçta starbucks veya burgerci değil bu, hadi yemekleri, poğçaları götürdünüz falan ama hizmet, güleryüz aynı kalabilecek mi bakalım.. ayrıca bu bir ekip işi, ekip oturduysa hiç bozmayın aynen devam..:) yani mekanı büyütmek ve menüyü geliştirmek en iyi çözüm.. ayrıca şube gerekli değil ki, bir sürü yer var tek olan ama süper yemekleri falan olan.. hem bu daha işinize gelir, insanlar nereye geleceklerini bilirler.. yani bir düşünün isterseniz dediklerimi, reklam olayını bilemiycem..

öğrencilere odaklanın. yaş grubu olarak da 18-30 diye sallıyorum.

müziğinize önem gösterin, dekorasyonunuzu kalabalık tutmayın, oturma alanlarınız rahat olsun ve bir çalışma alanı yaratın. son zamanlarda en çok talep edilen şeylerden biri bu ve organizasyonlar için de ön ayak olur. meyve çaylarını ekleyin ama poşet çay değil. çeşitli kültürlerdeki farklı çay sunumlarını deneyebilirsiniz. atıştırmalık olarak da karışık büyük tabaklar hazırlayın mesela 2-4 kişilik. kanepe, minik sandviç vs. aydınlatmalarınızın ayarlanabilir olmasına özen gösterin.

kendini evinde gibi gören insanlar, ders çalışırken çay getiren anne garsona dönüşür. (bu nasıl sallamak?!)

ilginiz ve yanitlariniz icin herbirinize cok cok tesekkur ediyorum...
biz de istemeyiz keske aynen kafemizi koruyabilsek; ancak degisen sartlar, buyumemiz gerekliligini doguruyor... yoksa haklisiniz buyumek demek cok basliliga ve standardi tutturamamaya variyor en sonunda...

+ musteriler bir suru seyden memnun olsalar da cesit azligindan şikayetciler...kanepe vs gibi oneriler gelmis, tesekkur ediyorum ilgi icin; ancak bunlar biraz avrupai degil mi sizce? bizi biz yapan cay uzerine-ev konseptli mekanimizdan uzaklasmamiza sebebiyet vermez mi??

- oturma odasi-salon-balkon mutfak konseptli subeler olayini sevdim... cidden yaratici olduguna inaniyorum... bu tip; veya farkli konseptte ancak bu kalibrede yaraticilikta onerilerinizi rica edicem daha fazla sayida...

***** ve son olarak arkadaslar, reklam isi gerçekten son derece onemli... lutfen bu konuda birazcik yardimci olun...

kahvaltı üzerine birşeyler düşünür müsünüz?
bence iş yapar.
ama güzel şeyler, simit poğaça değil.
çeşit, çeşit yumurta
güzel, kaliteli zeytin, peynir
basit ama eğlenceli şeyler, ev ekmekleri. olimpos kahvaltısı gibi :)
nasıl bir kafe düşündüğünüzü bilmiyorum ama aklıma çay ile birlikte tüketmekten hoşlandığımız şeylerin üzerine gitmek geldi. ev konsepti diyorsunuz o zaman bir evde gün içinde neler pişer, çayla birlikte ne yaparız. aklıma hep ucuz ama eğlenceli şeyler geliyor. sigara böreği, kısır, kurabiyeler, kekler, böyle bir sürü şey.
ama tabi bu işin dediğim gibi "özel" bir yanı olmalı. günlük yufka, güzel peynir, taze maydonoz, kaliteli yağ, evde yapıldığı gibi. dondurulmuş hazır şeyler değil.

bizim eve yakın bir cafe var. yıllardır var. pahalı bir semt. genelde servis ağırlıklı çalışırlar. küçücük bir yer. kışın 4 yazın 8 masa olsun diyelim. sandviç yaparlar. ama çok farklıdır.
(yaklaşık 15 yıldan uzun süredir bu işi yapıyorlar, eskiden subway filan bilinmezdi hatırlatayım.)
şöyle. menüleri sandviç içeriklerinden oluşur. gider işaretlersiniz, ekmek, et, sebze, hepsini seçer işaretlersiniz. 4-5 çeşit ekmek, 3-4 çeşit sos bulunur. çok lezzetli olur allhım canım çekti. ucuz değildir fakat bölgedeki iş yerlerine çalışır ve herhalde epey iş yapıyor ki gayet güzel yıllardır çalışıyorlar. ayrıca bazı günler spesiyallerini yaparlar, havuçlu kek, brovni, bu tür şeyler. çok yabancılar var bu semtte onların da hoşuna gidiyor çünkü menü çift dilde. ayrıca menü diye birşey yapmak zorunda kalmıyorsunuz, insanlara yemek veya yemeğin içeriğini beğendirmek zorunda da kalmıyorsunuz. hatta şu avmlerde açılan galga mı kalka mı moğol yemekçisi var ya, orada yemeği bile müşteriye yaptırıyorlar :P siz dalından elma toplatıp teyzelerle birlikte kek pişirseniz mesela istanbulun en müthiş butik kafesi olabilirsiniz vs vs vs vs
sonra bay baget var mesela. ufacık dükkan ama para basıyor. en azından ben onlara çok kazandırdım :)

kafe-bar reklamla ilerlemez. müşteri yapar reklamı. anca el ilanlarını yolda sağa sola yapıştırırsınız o olur. ya da öğrencilere %15-20 indirim yapıyoruz diye asın kapıya ertesi gün gör cümbüşü.

kışın hafta içi bir gün gidin nevizadeye barlara bakın. 2-3'ü full çekerken diğerlerinde tek müşteri göremezsiniz. çünkü en iyi reklamı müşteri yapar.

ayrıca kanepe-sandviç'in neresi avrupai? çayla en güzel giden şey sandviç değil midir? olsa da yesem

menüyü geliştirirken altın günlerinden esinlenebilirsiniz samimi ev ortamına gayet uygun olur bence. kısır olsun börekler olsun. içecek olarak da yine bu ortama uyacak aklıma gelen ilk şey limonata oldu
reklam için bir şeyler söylemek gerekirse; kafe için reklam filmi çekmek ne kadar gerekli bilmiyorum ama el ilanları böyle mekanlar için daha uygun gibi geliyor. bir de internet ortamında olabilir bence. bilmiyorum belki vardır ama facebookta sayfa açabilirsiniz kafe için.

sordugunuz soruların aslında yanıtlarını en iyi musterilerinizden alırsınız
su an kafe nerde hangi saatlerde hangi gunlerde doluyo
musterilerin yas ortalaması kafeye geliş amacları vs... gore yapabiliceginiz butun değişikler değişir
mesela efendim lise cıkısında gelen cocuklar varsa kafenizde
onların butun derdi flortleşmektir
erkekler kızları tavlamaya calısır
cift olanlar opusur koklasır gizli bi yer arar
ama yok daha universiteli adam akıllı insanlar gibi bi yer oluyosa
bu insanlar kagıt oynar tavla oynar
yok bunlar inek diyosanız
hızlı bi internet baglantısı wireless oturur proje odev vs... yaparlar
dedigim gibi gelen insanların yemek ve icmek isteyecekleri seylerde buna gore değişir
birazcık daha gozlem yaparsanız aslında cok cok daha fazla sey kazanabilirsiniz

kurabiye çeşitleri işe yarayabilir, en azından benim çay kahve içerken en çok özlemini çektiğim şey bu, hanımellerin kurabiyeleri tarzı şeyler filan.

eğlence olarakta muhtemelen vardır ama jenga, tabu tarzı oyunlar çok iyi gidiyor öyle mekanlarda. bir de internet bağlantısı + bolca priz olmalıki laptopların şarjı bitmeden kullanılabilsin.

tekrardan iyi geceler, guzel fikirleriniz icin tesekkur ediyorum. emin olun hepsi gercekten birseylere yarayacak... cok tesekkurler...ancak soyledigim gibi reklam gerçekten gerekiyor... bir seye yarayacagindan degil-bence de yaramayacak ancak gerektigi icin...

bu arada sandvic kanepe olayi avrupayi derken, sandvici tenzih ederim... ancak kanepe hep snob gelmistir bana... boyle hep kokteyl filan cagristirir...renkli plastik kiliclar, biberli zeytn filan :p

Reklam için hedef kitleyi belirleyin. Müşterilerinize mini bir anket yaparak kafenizle ilgili sevdikleri, beğendikleri şeyi, sizi neden seçtiklerini sorun.

Bence hedef kitleniz öğrenciler olmak zorunda değil çünkü hayatın koşuşturmacasından kaçıp kafenize sığınacak pek çok kitle var.

Aslında çok uçuk reklam fikirlerine ihtiyacınız da yok. Evden koşuşturmaca ile çıkıp, işe gidip işte bunalan ve arkadaşlarıyla haberleşip sizin kafenizde buluşarak huzuru bulan ve orada saatler geçiren bir grubu anlatsanız bile yeterli.

Ev sıcaklığında, gelenlerin yorucu günü üzerlerinden atabilecekleri, arkadaşlarını ağırlayabilecekleri, hem rahatlarken hem de kendilerini yormadan güzel vakitler geçirebilecekleri bir mekan işte. Kafeler yapay şekillerde bunu yansıtmaya çalışıyorlar ama sizinki zaten makyaja ihtiyaç duymadan o şekilde.

Bir de slogan bulun. Reklam için. Akılda kalıcı ve huzur pompalayan bir şey olsun.

Bir de ben olsam tv reklamı yerine afiş, bulunduğunuz şehrin gazetelerine ilan, vs'yi düşünürdüm.

Soguk dus

"ve kesinlikle legal olmali" seklinde bitiyor degil mi soru?

www.zombieblast.com

www.haberturk.com

yapma abicim

bi vakitten sonra vücut geç yatmaya alışıyor. ama belli bir gün sonra vücut cortluyor ve 12-13 saat uyuyup tekrar şarj olmak gerekiyor. (haftada bir falan işte) mesela ben gece 2-3'den önce yatmam sabah 8'de de kalkarım.

imkansiz

Internette "super human sleep cycle" diye aratirsaniz gun icinde 20 dakikalik uyku aralariyla istediginiz tarzda bir performans sağlayabilirsiniz.

(bkz: çok fazlı uyku)
aradığın şey bu.
o kadar kahve dayarsan mideni eline alırsın.

edit: kalifiye baltanın da dediği şey bu. polyphasic sleep olarak aratman daha iyi olur.

gece 3,5 saat, öğlen de yarım saat uyuyarak herhangi bir dış madde kullanmadan yapabilirsiniz bunu.

ikeada espresso için satılan bir alet var aynı dediğin gibi. 30 kusur tl.

macchinetta oluyor ismi, espresso yapmak için. türkiyede hiç görmedim ama kesin vardır.

Bu mudur? Espresso cezvesi diye görmüştüm ben bunu.
1.bp.blogspot.com
Buysa eğer Türkiyede çok gördüm fakat nerde hatırlamıyorum.
Bu arada @kara pabuc'la aynı şeyden bahsediyomuşuz.

borcam alma

ihtiyaclarını bence kendilerine sorun. eminim eksikleri vardır. çekinmeyin bence, yani işinizie yarayacak bir şey almak istiyorum deyin onlar da söylesin..

uzaksanız belki demek istemeyebilirsiniz. bize sormuşlardı tava istemiştik:)

ekmek kızartma/tost makinesi filan alınabilir ama işte varsa almayın.. evlerine önceden gitmiş biri varsa ona da sorabilirsiniz ne var ne yoktu diye.

bütçene uyarsa arçelik telve al.

arçelik'in çay makineleri de güzel hem de daha uygun fiyatlı. hem kettle hem çay mak olarak kullanılıyor.

nevresim takımı

English Home gibi mağazalarda iki kişilik çay takımları oluyor, öyle bir hediye bence şık olurdu.

Teşekkür ederim herkese. Bunların hepsi varmış. Alternatifi olan var mı?

kahve seviyorlarsa tchibo'dan bi kahve makinası alabilirsin. tabii bütçeni bilmiyorum. ya da biraz daha ucuz yollu filtre kahve makinası olabilir.

aslında eğer yakınsan çekinme bence sor, neyi eksik ise onu al.

Kahve makineleri varsa kahve çekirdeği öğütücüsü alın, çok lezzetli oluyor.

ekmek kızartma makinası.

ekmek kızartma ,tost, kahve, çay makineleri mevcut :)

E bir yarım altın götür o zaman.

hediye çeki alabilirsin. mesela paşabahçe'den filan ya da daha genel her şeyi alabilirler boyner'den filan olabilir.

paşabahçe hediye çeki beni en memnun eden hediyeydi evlendiğimde

ne var diye degil de ne yok diye sorsaydin keske :)
pasabahce ya da baska bir yerden hediyr crki +1

battaniye de her daim iyidir, çift kişilik olanlardan güzel bir tane alın madame coco, english home gibi yerlerden. önümüz de kış zaten.

1 hafta önce aynı konuda aynı ürün için aynı soruyu sordum.
Gerek cevaplarla gerekse mesajlarla ec221b de karar kıldım.
Şöyle ki fiyat bandı 200-500 bandındaki ürünlerin basınçları aynı. Ekstra olarak watt değerleri değişkenlik gösteriyor. Bu da hazedeki suyun bir sonraki kahve ya da buhar üretimi için hazır olma süresini etkiliyor.
Diğer bir özellik ise fincan ısıtma. Sıcak suyu fincanda iki tur döndürünce aynı işlevi sağlamış olduk.
Tasarım farklılıkları. Ayrıca filtre kahve demleme özellikleri ve hazedeki su kapasitesinin litre olarak hacmi modeller arasında fiyata göre değişen özellikler.

Ec221b modelini morhipo dan hsbc kart ile aldığım için 50 tl ekstra indirimli kargo bedava 179.90 tl ye aldım. Cumartesi sipariş verdim pazartesi evdeydi. Dün espresso için kahve çektirdim. Bugün denemek kısmet olacak.

starbucks, koçtaş, ikeada, kahve dünyasında var. hiç zor değil zaten bulması.

%99 evkur, coco lu bir mağaza zinciri filan vardı, o tarz ev ürünleri mağazalarında da olur.

en ucuzu ikea

tantitoni'de var. alışveriş merkezlerinde mağazaları

Migroslarda da var

hiç kasma en ucuzunu al. hepsi aynı işlevi görüyor.

a101, bim, şok, tedi gibi marketlere bakın 7.5 liraya görmüştüm. gayet güzel iş görüyor.

kelime bulma konusunda sizin bulduğunuz ya da kendi deyiminizle uydurduğunuz kelime akılda kalıcı kolay ve o gerecin yaptığı işi karşılıyorsa o kelime zaten kendiliğinden yayılır.

şahane soru.

benim de tdk ile derdim var. bir sürü de entry girdim konuyla ilgili. yabancı kelimelere buldukları karşılıklar, gerçekten de kendileriyle dalga geçirtmek için bulunmuş gibi. yani "çok oturgaçlı götürgeç" gerçek bir karşılık değil, espri amaçlı uydurulmuş, ama bıraksan tdk'yı, hakikaten de otobüse "çok oturgaçlı götürgeç" der. zira yüzyıllardır "ataş" diye kullandığımız 4 harfli yazması, okuması, söylemesi, akılda tutması kolay kelimeye "tutturgaç" diye çince bir karşılık bulabiliyorlar. bir sürü örneği var bunun. french press tek içimlik filtre kahve yapmaya yarayan bi alet ve türkçesi yok. bıraksan buna da gaçlı guçlu bir şey bulurlar. ya da salak bir kısaltma (faks kelimesine belgegeçer diyip, ondan sonra da uzun bulup belgeç yapmak gibi) "kahveyapar" ya da "kahvesüzer" giye bir karşılık bulur, sonra da kısaltır "kahyap", "kahsüz" gibi rezalet bir kısaltma yaparlar. kimse de tutmaz. allahaşkına kaçımız faks'a belgeç, email'e elmek diyoruz? tutacak kelimeler bulamıyorlar. french press'e rororo desek daha çok tutar.

destekliyorum ve bir atılımınız olacaksa yanınızdayım.

french press için tek kelimelik bir karşılık yok bildiğim kadarıyla. mesela, bana birisi sorsa "french press mi, o da ne?" diye, "filtre kahve yapılan alet" falan diye açıklamam gerekiyor. bu tip durumlar tamamen kavramın, toplumun kültüründe var olup olmamasıyla ilgili. japonların sake içtiği minik kasenin onlarda en az bir ismi vardır, ama bizde yok, çünkü bizim kültürümüzde böyle bir gereç yok. hani derler ya, eskimolarda kar önemli bir şey olduğu için, kar anlamına gelen bilmem kaç kelime var diye, böyle bir durum.

günümüzde bu tip kavramlar/nesne isimleri, bizde kullanılmaya başladığında yabancı dildeki isimleri ile benimseniyorlar. bence bunun sebebi teknoloji ve iletişimin gelişmesiyle yabancı kültürlerin çok kolay izlenebilir, ulaşılabilir olması. Bu benimseme sürecinde anglosakson kültürün baskınlığı olduğunu gözlemliyorum. sizin verdiğiniz örneğe bakarsak, fransızlar french press için "cafetiere" kelimesini kullanıyor ama bizde yerleşen ingilizcesi oluyor. bir kez yerleştiğinde de yerine türkçe bir kelime yerleştirmek zor. bu konuda tdk'nın en büyük başarısının, "bilgisayar" kelimesini tam zamanında üretmek olduğu söylenir, yoksa büyük ihtimal hepimiz bu alete kompütür diyor olacaktık.

söyleniş, okunui, yazılış kolaylığına falan hiç dikkat etmiyor tdk. halka nasıl daha kolay gelir diye de düşünmüyor. bilgisayar gerçekten tam zamanında bulunmuş bir karşılık. ama 20 senedir kullanılan, artık piyasadan kalkmak üzere olan "faks"a belgegeçer demek için çok geç kalındı. bi de gegeçe falan diye okunması zor. kısaltıp belgeç de yapsan şu saatten sonra kimse tutmaz.

bazı kelimelerin illa ki türkçe kelimelerle karşılanmaya çalışılmasını da anlamıyorum. tek bir türkçe kelimeyle karşılanamayınca 2-3 türkçe kelimeyle açıklanıyor, uzun gelirse ilk harflerinden kıslatılıyor. ya da yaptığı işin sonuna "-gaç -geç" getiriliyor. bu türkçe değil ki. şahsen yapı ve kural itibariyle türkçeye daha uygun olan yabancı kelimenin kullanılmasını tercih ederim. yani french press'e kahve süzdürgeci, kahve yapacı falan gibi bir şey deneceğine "kafetiyer" densin, bu şekilde girsin dilimize tercih ederim.

bilgisayar kelimesi ve bu alandaki bircok terim icin (bkz: aydin koksal)

su anki tdk'nin durumunu ben de pek ic acici bulmuyorum, ama zamaninda iyi isler yapmislar gercekten.

bir de guzel bir ironi (bunun da duzgun bir turkcesi yok ama yerlesmis, guzel olmus. istihza da guzel gerci) ornegi (bkz: milli produktivite merkezi)

bu düsünceniz, devlet destekli, bol gönüllülerden cok güzel bir proje olur.
hatta madem bu kadar ilgilisiniz, baslangic olarak konu ile alakali kisileri bir araya toplayici bir site de olusturulabilir.

bir diger mevzu ise, karsilik üretilen kelimelere bir sekilde tinisal olarak sempati mi duyulmuyor, serde tembellik mi var ayri bir konu. örnegin almanca´da yabanci kelimelere illaki bir karsilik bulunmus bu zaman kadar. lakin son yy esiginde onlarda da gözle görülür ciddi yabanci kelime kullanimi var. ancak almanca´da uzun kelimelere hic de soguk bakilmamis, yazim da ve sözlü anlatim icinde yerlesik olarak kullaniliyor. bu hususa deginis sebebim, bu bizde bulunan uzun kelimelere sicak bakilmayisinin, baska sebepleri oldugunu düsünüyorum. lakin diger bazi arkadaslarin da degindigi gibi türk dili tetkik cemiyeti zamaninda türetilen kelimerin kalitesi müthistir. bugün o sekilde saglam, hizli ve tutarli kelime türetilmeyisinin sebebini de dil yüzünden degilde de, dile hakim insanlarin azligindan kaynaklandigini saniyorum.

sadede gelirsek, her dil güzeldir bizim de hamurunda yoguruldugumuz bu dil, heran gelistirilmeye muhtac.
genel anlamda, konu ciddiye alinsa müthis seylere imza atmak pek ala mümkün.

bu konuda dil derneği önemli ve ciddiye alınan bir kurumdur. www.dildernegi.org.tr adlı internet sitesi mevcut.

dille sıkı uğraşı olan birisi olarak benim de tdk ile derdim var. bu konuyla ilgili sözlük'te de birçok "entry" girdim.(bak yine ecnebicesini kullandık. girdi desek şuna. veya giri) tdk ile ilgili temel sorunlardan birisi tutarsızlığı. bunun kökeninde de 1980 darbesinden tdk'nın yapısıyla oynanması yatıyor. ben tdk'nın yayınlarına güvenmiyorum. imla kılavuzu olarak bu konuyla ciddi ilgilenen herkesin yaptığı gibi ana yazım kılavuzu'nu, sözlük olarak da darbeyle yapısı değiştirilmeden önceki son sarih tdk sözlük çalışması olan 1983 tdk türkçe sözlük'ü kullanıyorum. bunun ışında can yayınları'ndan çıkma ali püsküllüoğlu'nun sözlüğü iyidir. ayrıca merhum andreas tietze'nin simurg'dan çıkma etimolojik türkçe sözlüğünün tamlanmasını da - her ne kadar ölümünden sonra yıllar sürecek olsa da - dört gözle ve sabırla beklemekteyim.

dilin gelişmesi için yapılması gereken temel şey onu kullanmak ve bilmek. söcüklerin türemesini sağlayan şey temelde akademik, bilimsel ve edebi alanda onun kullanılmasıdır. bunu sağlayabilmek için de insanlara iyi bir dil eğitiminin verilmesi gerekir. yurtdışında eskiden latince ve klasik yunanca eğitiminin verilmesinin sebebi insanlar entelektüel çalışmaya girdikleri zaman gereksindikleri sözcükleri türetebilsinler diyedir.
türkiye'de ise dil yeterince kullanılmadığı için - yani yaratıcı entelektüel çalışma yeterli olmadığı için - iş tdk'ya kalıyor. dolayısıyla bu halkın kullanımı ve sözcük türetmesiyle bulunacak bir şey değil. bugün halkın kullandığı temel gereçleri karşılayacak belli başlı sözcükler zaten var. asıl mesele felsefe, sosyal bilimler, fen bilimleri, özellikle yurtdışından alınan teknoloji, edebiyat vb. alanlardaki sözckülerin türetilmesi.

bu da aslında sorunun sadece bir kısmı. türkçe sorunları hep ideolojik bir bakış açısından ele alınmakta. türkçe'nin zenginleştirilmesi - daha doğrusu yoksullaşmaktan kurtarılması - düşünülmemekte. bugün beğenmediğimiz ingilizcesnin sözvarlığı türkçe'den çok daha geniş olanaklar sunuyor. öztürkçeleştirmek bir çözüm değil, pek çok kere ayakbağı olabiliyor. örnekse tercüme etmek yerine çevirmek dediniğiniz anda bu dilde bir daraltmadır. daraltmanın sebebi çevirmek sözcüğünün zaten başka anlamlara gelmesidir. siz bugün "açık" dediğiniz sözlükte açık sözcüğünün yüzlerce anlamı vardır. nüanslar hatta temel ayrımlar belirsizdir. konuşmayı her tarafa çekebilirsiniz. bizim bir tek sözcükle karşılamak zorunda olduğumuz birbirinden farklı kavramları elin oğlu 50 farklı sözcükle belirgin bir şekilde ayırabiliyorsa burada dilin sözvarlığı açısından bir yoksulluğu var demektir.

türkçe'de öztürkçecilik veya osmanlıcacılık sığlığını aşamadık. beri yanda "bırakınız geçsinler" duruyor. "bırakınız geçsinler" dediğiniz anda bırakalım o zmaan başka dil konuşalım! bu da çözüm değil. o zaman temel ilke bir dilin kendi sözvarlığından yararlanarak dili olabildiğince zenginleştirmek olamlıdır. bugün disk sözcüğü türkçe'de zaten kullanılan bir sözcük. siz tutup da discplayer yerine bir sözcük aradığınızda buna tekerçalar demek abes. diskçalar demek daha mantıklıdır. pratiktir, dili gereksiz bir sürü anlamdaş ve ikircil sözcüklerle hantallaştırmaz, yoksullaştırmazsınız. örnek: yeni hava iş kanunu tasarısında uçuş personeli yerine uçucu personel denilmiş. uçucu? uçucu madde gibi yani. bu dili kısırlaştırmaktır. aynı sözcüğpe birden fazla kavramı bindirip dili hantal ve yoksul kılmaktır. çünkü dilimin sınırları dünyamın sınırlarını belirler! (bkz: ludwig wittgenstein)

ben dile çok kafa yoran birisiyim. bu konuda sürekli çalışıyorum. yazdığım metinlerde dilin olanklarını kullanmaya, akla yatkın yeni yollar arayıp zenginleştirmeye gayret ediyorum. dil kullanıla kullanıla gelişir. ama halktan önce yazarlarca, entelektüellerce, akdemisyenlerce... tabii bunu yapan adamların da dili bilmeleri gerekmekte.bunda bir kurumun da katkıları olur. ama şu anki "darbe yemiş" tdk bunu gerçekleştirmekten yoksundur. bileşik sözcüklerin yazımı konusunda bile tutarsız ve çelişkili bir tutum içinde olan şimdiki tdk'dan medet umulamaz. öte yandan "ne kadar orta asya kökenli olmayan sözcük varsa topunun köküne kibritsuyu" diye oktay sinanoğlu gibi yalınkılıç ve kör dvüşüyle saldırıya geçenler de bana salt mantıksız bir milliyetçilik içindeler gibi gelmekte. hiçbir dilde sadece safkan sözcüklerle konuşamazsınız. olanaksızdır! bu yüzden türkçeyi zenginleştirmede öztürkçecilik adına sözcük ırkçılığına gidilmemelidir.

ancak ben yine de türkçe'nin kendi sözcük dağarcığından devinim sağlanarak devinim kazandırılmasından yanayım. dışarıdan gelme gereçlere ait sözcüklerse işin sadece bir boyutu. bugün iki önemli sorun varsa onlardan birisi dilin yoksul bir biçimde temel kavram nüanslarından yoksun olmasıdır. bir diğeri ise dışarıdan gelen sözcüklerin artık türkçe imlaya bile uydurulmadan dil içinde kullanılmaları. french press deneceğine frençpres dense ona bile razıyım neredeyse.

bana sorarsaniz tdk kadar biz de sucluyuz. kibritsuyunun orneginden gidiyorum, faksa belgegecer demeliyiz. nedeni de gercekten gecen bir belgenin olmasi. aklima ilk gelen ornek almanlar ve onlarin nerede ise dunyada standartlasmis kelimleri kendilerine gore cevirmeleri. ornegin televizyona fernsehen diyorlar ve bu fern ve sehenden olusuyor. biraraya gelince uzaktan izlenen gibi bir anlam cikiyor (almancam yok denecek kadar az, birebir ceviriyorum). peki biz televizyon icin uzaktanizlenen diye bir tamlama olustursak kacimiz bunu kullanir? olusturulan kelimenin soylenis kolayligi kadar o kelimeyi bilmeyen icin ifade ettigi anlam da onemli. yani belgegecer deyince bunu faks ile iliskilendirmek hic zor degil.

@kadirsavun: ilişkilendirmek zor değil zaten. öyle bir açıklamalı kelime ki ne olduğu şıp diye anlaşılıyor. yani biri bana "tutturgaç" dese ataş demek istediğini anlarım. ama ataş gibi sade, güzel bir kelime dururken sırf fransızcadan gelmiş diye bundan rahatsız olup "yooh bu gavırca. olmaz" diyip dört harfli iki heceli mis gibi kelimeyi, dokuz harfli, üç heceli acaip bir kelimeye dönüştürmeye ne gerek var.

bel-ge-ge-çer. 10 harfli, dört heceli. ortadaki heceler de ge ge diye tekrar ediyor. upuzun bir kelime. karşılığı ne? "faks". raks gibi, dans gibi türkçe olarak kabul edilmiş kelimelere ne kadar da benziyor. ama yok olmaz. ingilizce bu. illa türkçe olacak. isterse 20 harfli karşılık olsun, yazması da söylemesi de garip olsun, ama türkçe olsun.

yabancı kökenli tren sözcüğüne espri olsun diye "alttan tüttürmeli üstten öttürmeli götürgeç" denmesini hiç acaip karşılayamıyorum bu yüzden. valla bıraksan buna benzer bir karşılık bulurlar. ha duyunca tranden bahsedildiğini anlıyorum ama sadece anlıyorum. kimse benden böyle karşılıkları (gerçek olanlarından bahsediyorum bu esprilerden değil) benimsememi beklemesin.

tamamen şahsi fikrim sabah açken olanı.en azından benim yaptığım o.açlığın da geçtiği için koşudan sonra olan kahvaltı çok güzel oluyor

sert bir filtre kahve sonrası sabah aç

sabah açken

Tokkenleri eleyip geri kalanlarla devam edebilirsin.

soruyu görünce daha önce okuduğum bir yazı aklıma geldi. nerede okuduğumu hatırlamıyorum. insan metabolizması koştuğu zaman bir salgı salgılıyor vücuda, sebebi ise genetik olarak sadece acıktığımızda av kovalarken ya da av olmaktan kaçarken koşmak için kodlanmışız.

eğer sabah aç karna koşarsanız bu salgı psikolojinizi olumsuz yönde etkileyebiliyormuş.

bir sporcu olarak zaten tok karna koşmanızı önermem.. zaten koşamazsınız yedikleriniz ağzınıza gelir. koşmadan iki buçuk saat önce yemeğinizi yemiş olun ve spor yaptıktan sonra bir saat de yemek yemeyin lütfen.

İnsülin seviyesi düşük yağ asitleri kanda serbest halde dolaştığı için rahat yağ yakmaksa amaç sabah aç karnına hiit tipi kısa süreli fakat yüksek yoğunluklu koşular. Bununla birlikte, sabah saatlerinde kanda bol miktarda kortizol bulunur. Koşunun süresi uzarsa eğer kortizol salınımı artacağı için yağ yakımı olmaz. Yağ yakımı olmayacağı gibi insülin/kan şekeri nedeniyle mevcut yağlanmaya neden olacaktır.

sabah açken

sabah aç koşmanın kas yapmak için, akşam aç koşmanında yağ yakmak için faydalı olduğunu bi yerlerde okumuştum. angelus un yazdığı da bunu destekler gibi.

bence ilk başta kardiyo egzersizleriyle başla, ama koşmak yerine spinning bisiklet vb şeyler.
ayrıca toplu derslere gir, pilates dersleri gayet iyidir. çok hafif kilolarla aletleri gez. gücün toplanınca yavaş yavaş arttır. bi de spordan önce klasik yeşil çay/filtre kahve ihmal etme.

Hem yağ yakayım hem kas inşa edeyim olayı acemilerde ilk etapta sonuç verse de, kısa bir süre sonra bu avantaj ortadan kalkıyor. Öncelikli olarak kendine gerçekçi bir hedef belirleyebilirsin. Hem yağ yakayım hem kas yapayım olayı, aynı anda hem doğuya hem de batıya gideyim demek ki bir şey. Sonra hedefe ulaşamayınca hayalkırıklığı yaşıyorsunuz vazgeçiyorsunuz.

İkinci olarak, muhtemelen salonun verdiği dandik şablon programı kullanacaksın. Buna adaptasyon programı dense de esasında tırt bir programdır hiçbir işine yaramaz. Salonda yeterli ekipman varsa güç odaklı bir program uygulayabilirsin, bu şekilde hem güçlenir hem adapte olur hem uygulayacağın diyete göre yağ yakar hem de az da olsa bir kas kazanımın olabilir.

Üçüncü olarak, her şeyin başı beslenme rutinin. Yani salonda ne yaparsan yap, asıl önemli olan uygulayacağın diyettir. Beslenme programın iyiyse başarılı olursun, değilse sadece koşmuş ağırlık kaldırmış olursun. Ona da dikkat et. Kolay gelsin.

Salondaki hocana danış. Başlangıç için en dandik program bile iş görür. Bu arada kendin oku, araştır. Zamanla kendi rutinini oturtursun.

Kardiyo zaman kaybıdır. Sadece 5 dk hafif ısın ve ağırlık antrenmanına giriş. Beslenme düzenine dikkat etmediğin sürece herşey boş % 70 beslenme % 30 spor. Ağırlık antrenmanı ile kaslara stres yuklersin böylece spor dışı zamanlarda bile kalori yakarsin kardiyo ile anlık 300-400 kalori yakıp Ülker çikolatalı gofret ile onu da heba edersin :) şimdi ağırlık antrenmanına başla

Tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim. Hepsini not aldım.

ara öğün yapmayın demiyor, yapmamaya çalışın diyor. eğer illa da yapacaksanız (acıkırsanız) kuruyemiş yiyebilirsiniz diyor. meyve konusunda biraz sert zira şekerli olduğu için glisemik indeksi yüksek ve ara öğün olarak tüketilmesi leptin salgılanmasını engelliyor

ara öğün olayındaki tepkinisin sebebi ise, yediğimiz şeylerin bizi en az 4-5 saat tutması gerektiğidir, eğer 4*5 saat tok tutmuyorsa, yediğimiz şeyler bizim için sağlıklı olmayabilir.

Hülasa, ara öğün yiyecekseniz kuruyemiş tercih edebilirsiniz.

Sabah kahvaltısında kuru kayısı da kuru yemiş de yiyorum ben. Kahvaltıdan gayet doymuş kalkınca diğer ana öğüne kadar acıkmıyorum zaten. Aralarda da su, sade türk kahvesi, filtre kahve filan içiyorum. Alışmakla ilgili bence tamamen. Ben zararlı ya da yasak şeylerden de yiyorum ama hepsi de ana öğünün içinde. Leptini bozmuyorum yani, onun dışında canımın istediği şeyleri yiyorum yine, abartmadan tabii, nefsimi köreltecek kadar.

karatay diyor ki az ye az. az yersen yaşarsın çok yersen hastanede yaşarsın diyor. bide doğal beslen diyor.

bence neden "ara öğün yapmayın" diyor onu bir araştır. tam hatırlayamasam da insülin seviyelerini meyve, kuru meyve, karbohidrat vb alarak sürekli yükseltmekten kaçının tarzında birşeyler diyordu.

Bence abartmıyorsunuz. Sömürülüyor gibi gözüküyorsunuz. Ya da sesiniz çok çıkmadığı için herkes her işi size yaptırabileceğini düşünüyor. Buna karşın 5'te başlayan mesai, maaşın artmaması facia.

abartıp abartmadığını bilemeyiz çünkü sen kendi açından doğal olarak başarılı olduğun konular tarafından değerlendiriyor ve haksızlığa uğradığını düşünüyorsun. bir de yöneticilerinin senin performansın hakkında ne düşündüğü önemli.

anlattığın bazı şeyler ne olsun hoş değil ama çalışma hayatı bu tarz durumları yönetebilmeyi de içeriyor. mesela sana sormadan altındakilere gidildiğinde sessiz kalırsan olmaz, gördüğün durumlara müdahale edebiliyor olman gerekir.

"hiçbir zaman bir kişiyi memnun etmek için çalışmadım"
buna takıldım ben, iş hayatında böyle bir şey yok ne yazık ki. yöneticini memnun etmezsen, azıcık kurumsallıktan uzak bir yer bile olsa, önün kapanır.

abartmıyor dahi olsan olaylara biraz daha farklı yaklaşıp insanlarla iletişimini açarak bu sorunlara dalman lazım. pasif agresif bir yapın varmış izlenimine kapılıp bunları söylüyorum tabii, yanlışsa çözüm şekli de değişir.

Krups kullandım, tekli çiftli aynı mantıkla çalışan bir model. Bence makinenizde problem yok, sadece potu taktığınız yerdeki conta kaçırıyor.

İdare etsin derseniz kalın çekmenize gerek olmayabilir, sadece kahveyi hafif presleyin. Henüz yapmadıysanız decalc yapmayı düşünün.

Ben genelde üsttekilere ek olarak potun kenarını ıslatıp (contaya temas eden yeri) tak-çıkar-tak yapıyordum, fışkırma kesiliyordu.

pot yokken su çıkışı nasıl, bir de onu kontrol edin.

Eğer normalse filtreleri de sıcak limontuzlu karışımda bekletin kireç için.

kahveyi de çok preslemeden deneyin.

rica ederim, sonuç için takipteyim ;).

makine için decalc sıvısı alın derim, filtreyi limon tuzu sıcak suda bekletebilirsiniz.

bendeki bazı filtreler deliksizdi, nasıl amacını bilmiyıorum, hiç kullanmadım. sizinkinde normalde delik olduğundan emin olun.

kesin kahveyi bastığınız filtrenin delik problemi o zaman. afiyet olsun.

Espressoluk çekirdekle denedim. Çok az basmama rağmen yine patladı.

Bu sefer basınç azalması sesi duymadım. Bir de contayı değiştireceğim. Ama en azından şu haliyle de idare eder duruma geldi.

Teşekkürler tekrardan.

bütçe durumunuzu bilmemekle birlikte önce moka pot alıp onda yapmayı deneyebilirsiniz, zira bazı insanlar için yeterli oluyor moka pot.

makineden çok, taze öğütülmüş kahveyi çekmek önemli.

eğer öğütücün varsa, lezzetli bir kahve ve uygun su ile 1500 liralık makina da işini görür. ama öğütülmüş ve beklemiş kahve çekersen tadı pek olmuyor.

hario ya da paran varsa commandante el ogutucusu al
kahveyi de v60 ile yap

paran cebinde kalsin

bu ürünlerin yanına bir de kahve öğütücüsü almak gerekli. bu nedenle otomatik makineleri de araştırmanızı öneririm

www.hepsiburada.com

espresso makinesi almayı düşünürken bir arkadaşımın tavsiyesiyle hario el öğütücüsü ve bialetti moka pot aldım. makine almaktan caydım.

ne kadar muhkem olursa olsun filtrenin savunmasını aşan tortular olacaktır mutlaka. zaten kahve de onlarla güzel.

Olur ama miktar önemli. kahveyi paket kahve mi kullanıyorsunuz? kendiniz mi çekiyorsunuz?

wallcan'ın sorusu da önemli. french press için nispeten kalın çekilmesi gerekiyor kahvenin. ama yine de tortu oluyor tabii.

metal suzgec cok kalinsa aradan tortu gecmesi normal. kahveyi daha kalin cektirmeyi deneyin.

bodumun presslerindeki metal süzgeçler diğer ortalama presslere göre daha iyi benim gözlemim tabi bu

alırken french press için olduğunu söyleyerek çektiriyorum.

o toz çekenden kaynaklı.
birde sevmiyorsan press aramak yerine filtre alabilirsin.

evde filtre var zaten ama iş yerinde french press kullanıyorum. sabah evde yapıp termosla işe getirsem diye düşündüm ama öğlene kadar sıcak tutacak termos bulabilir miyim bilemedim.

çeken makina kaliteli değilse, hafif toz bırakabilir. En iyi makina nerde dersen bilmiyorum onu :)

iş yerine touchme diye dandik bir markanın 50tl'ye filtre kahve makinesini aldım, ufacık bişey. prize yakın bir dolabın içinde duruyor. yer bulabilirseniz tavsiye ederim, french presste yapınca istediğim sıcaklığın altında oluyor.

Bodum da aynı, siyah tortuların çokluğundan ben de muzdaribim.

Tam anlamadım suya bile tutmamaktan mı bahsediyorsun?
Her presten sonra en azından suya tutmalısın. Yoksa kahve birikir birikir...

French pressi starbuckstan al bence. Diğerlerinin bir işe yaramadığını göreceksin.

kahvenin yağımsı özü de bir güzel french presin içine yapışıyor.

suya tutunca direkt gideceğini düşünmemiştim açıkçası, kahve press'in filtre görevi gören kısmından kolayca çıkıyorsa sorun yok.

şak şak yaparsan çıkar.

içine su doldurup filtreyi hızlıca yukarı aşağı şak şak şak.

makine güzel de, bunun otomatik bir makine olmadığının farkındasındır umarım. yani öyle bir yerine kahve koyayım, bir yerine de su koyayım, düğmeye bastıkça bana kahve versin şeklinde bir makine değil.

her seferinde bir ölçü kahve koyup, tamper ile uygun ölçüde sıkıştırıp (bu tamamen el ayarı. yaptıkça alışacaksınız. çok sıkıştırırsanız kahve akmayacak, az sıkıştırırsanız seyreltik olacak vs) bir fincan kahve alırsınız. daha doğrusu filtesi çiftli, altında da iki çıkış var. tek seferde iki fincan verebiliyor. ikinci tur için filtreyi çıkarıp, posayı temizleyip, yenisini koyup, yine sıkıştırıp tekrar çalıştıracaksınız. kapsül dediğimiz şey bunun hazır sıkıştırılmışı zaten. 4 fincan içeyim, misafirlere vereyim derseniz makinenin başında çabala babam çabala.

ofiste çok kişi kullanacaksa eziyet olur. biz 2009 yılında, sözlükten kahvedelisi'nin tavsiyesi ile aslen gaggia olup, üzerine beko markası basılmış bir makine aldık. birkaç kez kullandıktan sonra sıkıldık. çünkü iki fincan kahve çıkarmak için 20 dakika önceden makineyi ısıt, kahveyi öğüt, koy, sıkıştıri çalıştır, süt köpürt vs. iki yudum şey çıkacak diye uğraş allah uğraş.

Bütçede biraz daha yer varsa delonghi 2600 öneririm, sessiz değil pek ama kullanışlı bir ürün ofis için

Doldurma kapsül kullandığın için olabilir, hiç kullanmadığım için o konuda net yorum yapamam, ama bazen kapsül içine tam yerleşmiyor ya da sıkışıyor (Compact model için konuşuyorum). Öyle olunca tekrar boşalt-tak yapıyoruz, sonrasında sorunsuz çalışıyor.

Kahve ayarını kaydetmiyor, hangi ayarda ne kadar koyacağını kaydediyor. Örneğin default espresso ayarı 20 cl ise ve sen 40 cl istiyorsan espresso tuşuna basılı tutuyorsun istediğin miktarı doldurana kadar, o andan sonra hep o miktar veriyor. Bu diğer opsiyonlar için de geçerli. Eğer daha önce hiç oynamadıysan bu ayarlar ile resetleyecek bir durum yoktur.

sanırım ayarlarıyla oynadım.

doldurma kapsül orijinali gibi olmuyor hiçbir zaman ama makine orijinal kapsüldeki gibi tepki versin istiyorsan (ki bu sefer de su aynı şekilde akıyor ama köpük oluşmuyor) taze kahve çektirip de koyma kapsüle, hazır çekilmiş olarak vakumlu pakette satılan espressolardan al. pek taze olmuyor böyle ama zaten taze kahveye göre değil makine.

Doldurma kapsülden olabilir. Eğer fazla ince çektilerse cihazın basıncı yeterli gelmiyor. Ben de aynı sorunu yaşadım. Kapsülsüz çalıştırdığında normal buhar\su çıkışı oluyorsa kesin kahvenin ince çekilmesindendir.

Ayarların resetlenmesi için kullanma kılavuzunu önereceğim. Hani bugün kireç temizliği işareti verse onu da oradan bakacağım çünkü. O kadar "vakti gelsin düşünürüz" bir insanım...

Bu arada çekme kahvede söylendiği gibi çok ince çekildiğinde kapsüle girince sıkı kalıyor ve basınç yetmeyebiliyor. Orada da filtre kahveyi espresso ya da cafe crema ayarı ile yapmak sorunu çözebilir. Zira o ikisinde -özellikle espresso'da- basınç daha yüksek.

peki, kapsül dolduran bünyeler çibodan ne diyip çekme kahve alıyorlar?
kağıt filtre mi metal filtremi

bu arada tenk yu

Ayakkabının da israf olduğunu ilk kez duyuyorum. Durduğu yerde bozulan bir şey mi ayakkabı? Benim rengi bile aynı bir sürü spor ayakkabım var mesela. O an bi model beğendiysem israf olur diye düşünmem. Eşin ayakkabı için heveslenmiş ve tüm hevesini kursağında bırakmışsın. Yetecek paran yoksa bilemem ama "ara mevsim yok" bana aşırı ucuz bir bahane olarak geldi. Yemekte 10 dakika sonra ben israfçı mıyım diye sorması zaten her şeyi açıklıyor. O ana kadar sürekli bunu dert etmiş. Almak istediği şeyin doğru bir ihtiyaç olmadığını tekrar ifade ederek de sanki kendi başına bunu düşünemeyecek biriymiş gibi davranmışsın. Karşında 5 yaşında çocuk varmış gibi böyle açıklama yapman daha büyük falso.

Kahve detayını geçiyorum. Gereksiz bir detay. Bir büyük kahveyi paylaşmak da ilginç geldi de neyse.

Eşiniz haklı. Kadını salın. Bir ayakkabı, kahve için laf çoğaltmak çok gereksiz şeyler. Şu dünyada yiyip içmeyeceksek, alıp giymeyeceksek ne diye yaşıyoruz. Zaten dünyanın hali ortada. Nefes alsın kadın.

bazı kelimelerin suçlayıcı etkisi oluyor. israf kelimesi yerine ihtiyacımız bu değil, gereksiz harcama, durumumuz olduğunda bakalım gibi ifadeler kullanılsaydı sorun yaşanmazdı. ben olsam takılmazdım ama israf dediğinizde bir tık suçlayıcı, agresif kelime olduğunu düşünüyorum. Eşinle buna benzer başka olaylar yaşamışsınız ve iletişim kurulmamış, sonuç alınmamış, içinde kalmış ve artık kolaylıkla sitem etmeye evrilmiş. bu bir aşama, bir eşikten geçilmiş. bundan sonra da basit konularda kolaylıkla sitem edildiğini göreceksiniz. oturup konuşmaktan, geçmiş olayları da olumlu bir şekilde kapatmaktan başka çare yok. içeride biriktirdiği küçük, basit ama kapanmamış konular onu kolaylıkla yükseltiyor.

siz de kelimelerinize dikkat edin. bir kere ağızdan çıkınca geri alması çok zahmetli.

alışveriş konusunda size katılmıyorum. tamamen kendisinin karar vermesi onun hakkıdır. ben olsam; beğenip beğenmediğimi söylerim ama alıp almaması kendi kararı. yetişkin insanlarsınız ve eşim diyorsunuz. ne karar verirse arkasında durmak lazım. ağzınızın tadını basit konularla bozmayın. hep güzel, hep olumlu düşünün ve söyleyin. olumsuz bir şey söylerken bile sevgi dolu söylenebilir. bir de bunu düşünün.

paraya kıymak psikolog masrafından kurtarıyor

aşırı fiyatlardan dolayı hak verirdim ama
para harcama teklifleri senden gelmiş

Eşiniz haklı. Israrla kadıncağızda bir kusur bulmak için burada kaç kere duyuru açtınız. Kadın iyi sabrediyor.

Abi her zaman ihtiyacı yokken alan biriyse evet derim sitem edin ama ben yazdığından hanımefendinin öyle biri olmadığını anladım. Hevesi kursağında kalmış, hem de hediye edeyim diyip yan çizmişsin.

Kadın iyi sabrediyor +1

eşinize daha yumuşak davranabilirsiniz bence. Burdan epey agresif görünüyor.

hem istediğini alcam diyorsun hem de o olmaz hayır diyorsun bende benimkine cimri diyordum benim adam aşeviymiş meğer.

aynı renk bir sürü ayakkabım var hepsinin de işlevi farklı biri daha yüksek topukludur biri nubuktur biri laciverttir illa farklı olan bir yeri vardır.

ha şu da var alınmış kahve için cırlamazdım ben ama kadında birikmiş bazı şeyler bence.

yemekte ne yediniz?

Satır aralarınızı okuyorum:
"Size ayakkabı fotoğrafı atıyor üç tane. Bir yıl önce bi bot almışsınız."
"Sonbahar için mevsimlik bota benzer ara bir ayakkabı beğenmiş yine. Eski ayakkabısı sağlam"

"Hadi gel sana kışlık kıyafet alalım" diyip eşinizle AVM'ye gidelim diyip sonra beğendiği bir ayakkabı için bir torba laf etmişsiniz. Burada bize soruyu sorarken bile "daha geçen sene bot aldık, ayakkabısı da sağlam ama yine ayakkabı bakıyor" falan diyorsunuz. Net bir şekilde haksızsınız.

Kahve konusunda şu cümleleriniz de garip: "Biraz da kararsız karşıdakinin ağzından çıkan ilk olası alternatifi kabul ediyor. Kendi isteklerini uyum sağlıyorum düşüncesiyle hep kenara koyuyor" E az önce ayakkabı konusunda eşinizin isteği vardı siz onu "israf" olarak nitelendirdiniz?

Belki aklınızdan geçenler bambaşkaydı ama yaptıklarınız/söyledikleriniz sizi hiç tanımayan birisinde şu an böyle yansımış durumda.

eşiniz çalışıp kendi ihtiyaçlarını kendisi almalı. bu şekilde birinin eline bakmak, çocuk gibi hissettirilmek çok fena. bilmiyorum farkında mısınız ama o da sizin gibi yetişkin ve siz babası değilsiniz.

paran yoksa avm gitmeyin hem icimden geldi bi seyler alalim sonra o olmaz bu boyle soyle. usttekileri okumadim sizin de kendinizce bi freniniz var ama o hatunda bi seyler birikmis daraltmissiniz gibi. alamayacaksan hic bulasma. ha kahve icin ise bi arasaydin ama ben normalde kahve olayina triplenmezdim iste kadinin siniri bozulmus. biraz daha dusunceli davranabilirsiniz

parasiz erkek cok geriyor beni ya. hem hakli, yoksa yoktur, hem itici oluyor sozum meclisten disari :(

dostum insanın parası ve maddi durumu olmayabilir bu çok doğal bir şey, burada bir sıkıntı yok. ama paran yokken avm'ye gidip, üstüne bir de "kışlık bakalım içimden geldi" dedikten sonra, bu tanıma uyan bir şeyi reddetmen (bot) hayal kırıklığı yaratmış olabilir. bana sorarsan maddi durumunuz iyi değilse avm'lere gitmeyin. insanın ihtiyacı yoksa bile canı çeker, özenir. özenip alamadıktan sonra canı sıkılır. kahve konusu da önceki konunun devamı, önemli bir mevzu değil, ana konu bu.

Ben de şunu anlamıyorum diyelim ki 2 bin tl niz var. Yol parası + yemek + içecek + sinema + kaliteli bir kışlık mont ile eldekini bitireceksiniz.

Ki benim de ucu ucuna yaşadığım zamanlar oluyor bu tarz kafamda günü planladığım ama farklı şeyler çıkarsa sorun ettiğim.. çünkü cidden nakit + kart dolmuşum yani ne yapayım, bir ayakkabı ne olmuş diyen var da zaten o ne olmuş bu ne olmuş diye diye veya derler diye boğazınıza kadar doldurmuşsunuz kendinizi.

Neyse ne diyordum, benim anlamadığım; eşiniz bu durumu biliyor ise, sizden neden ayrıca bir ayakkabı istiyor? İstiyorsa paranız var da siz mi pintilik yapıyorsunuz? Yok eğer paranız gerçekten yoksa eşiniz neden "sevgilim bunu da çok beğendim mont yerine bunu alsak veya bunun fotoğrafını çektim bir dahaki gelişimize de bundan alalım internetten falan da bakalım.." vs. neden demiyor?

Kahvecideki eşinizin tepkisinden içindeki birikmişliği anlayabiliyoruz. Demek ki hep yapıyorsunuz bunu. Mesela eşim de bana kızıyordu aşırı planlı ve hesapçı gittiğim zamanlar. Ama fark etti ki param olunca ile kısıtlı kaynaklar ile yürüttüğüm zamanki davranışım farklı, haa dedi demek ki bu sürekli yaptığı bir davranış değil. Siz sanki sürekli yapıyorsunuz gibi duruyor.

Ya dışarı çıkarken kendinizi +500 +1000 TL gibi esnetin öyle plan yapın. Ya da baştan oturun konuşun bence.

Ben param olunca eşim sormadan ona bir şeyler alıyorum zaten, onu görünce ön yargıları kırıldı. Ben hesap yapınca anlıyor artık paranın tükendiğini :D Yoksa zor bir durum yani kadının veya çevrenin diline düşmek.

evlenince bütçe ortak olmalı. kazanılan parayı birlikte harcıyorsunuz. ebeveyn ilişkisi kurulmamalı +1 para durumunuza ikiniz de aynı ölçüde hakim olmalısınız. ihtiyaçlarınızı da listeleyin. neyin ne zaman alınacağına beraber karar verin. böylelikle ikiniz de nötr olursunuz olaya. ilişkinizi sabote etmeyin.

abi son zamanlarda gördüğüm en haksız insan sensin. dua et yenge sormuyor bu soruları yarın boşanma celbini göndertirdik kadına.

üsttekilerin hepsi+1
ayrıca ala09+1

koskoca kadının kendi ayakkabısından botundan haberdar olduğunu düşünüyorum.
ne istediğine kendisi karar verir, ki zaten bu tip giyim kuşam işlerinde erkeklerle kadınların hem zevkleri, hem bakış açıları farklıdır.
ilişkide sınır ihlâli yapıyorsunuz.

bunun dışında, bir kahveyi paylaşmak, tek kişi için alındığında küçüğünden almak falan olacak iş değil.
bu parasızlık ve hesap yapmanın ötesinde bir şey, bir kafa yapısı.
cebinizde bir kahve parası bile olsa, alır eşinize ısmarlarsınız en kötüsü.
üstelik kadın uyum sağlamaya çalışırken siz hâlâ hesap kitap peşindesiniz.

A101 reklamı gibi. Yüzde 101 haksızsın.

Cimriliğe dayanamadığım için bir kere daha yazıyorum. Herkes yazarın çalışıp eşinin çalışmadığını düşünmüş ancak durum tam tersi görünüyor. Önceki sorularınızdan hatırlıyorum eşiniz memur sizin ise düzenli bir geliriniz yok. Zaten eşiniz kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilmiş bir kadınken bir de “ihtiyaçlarımız, isteklerimiz” diye çocuk yerine koyuluyor. Bence eşinize akıl vermek yerine önce ailelerden aldığınız destek olmadan kendi başınızın çaresine bakmayı öğrenin. Sonra hediye almaya da zaman gelir.

eşiniz haklı bence de.

eski sorularınızı yeniden okudum ve sizi hatırladım. umarım iyi bir psikiyatristten düzenli terapi alıyorsunuzdur. eşinizin sabrına hayranım sizi gerçekten seviyor. umarım siz de sağlıklı kafa yapısına sahip olursunuz tez zamanda

"Hepinize teşekkür ederim. Kesin bir biçimde hatalı olduğumu farkettim. Niyet olumlu olsa da üslup ve kelime seçimleri durumu batırabiliyor. Bu konuda daha çok çalışmam gerekli."

Şaka gibi bir sonuç gerçekten. Hocam senin üslubunda mı sorun var sadece sence? İsraf dememiş olsan ne fark eder? Kadın bir şey almak istemiş, sanki karşında çocuk var gibi davranıyorsun. Dünyanın en güzel cümleleri ile söylesen de bunu bir şey değişmiyor. Bu kadın sana bu kadar zamandır nasıl sabrediyor gerçekten çok şaşırıyorum. Umarım şizofren falan değilsindir de senin zihnindeki bir kadın için dertlenmiyoruzdur burada.

Hocam allah kolaylık versin eşinize. Hem düzenli geliri getiren taraf eşiniz, hem de siz aileye gerekenleri belirliyorsunuz. Ve kadınına hediye almayı teklif ediyorsunuz (kimin parası ile kime hediye alıyorsunuz, ailenin parasını iki tarafta özgürce harcar, hediye almak istediyseniz onu sevindirecek bir sürpriz hediye alırsınız, dilenciye sadaka vermiyorsunuz sonuçta)(? Onun kazandığı parayla onu alışverişe götürmeyi teklif ediyorsunuz ) sizin istediğinizi almadığı için de ona kötü hissettiriyorsunuz vs. Olay üslup kesinlikle değil. Umarım eşiniz gördüğü bu tavrın doğru olmadığını bir gün farkeder.

Ben şu kısmı çok anlamadım; "Biraz da kararsız karşıdakinin ağzından çıkan ilk olası alternatifi kabul ediyor. Kendi isteklerini uyum sağlıyorum düşüncesiyle hep kenara koyuyor."

Şimdi siz burada eşiniz size kahve konusunda hak verdi diye mi söylediniz bunu? Eğer öyleyse bana biraz garip geldi bu tutum.

Yazınızda eşinizin istekleri bence garip değil, ortama uymuş. Gittiğiniz yerin tadını çıkarmaya çalışmış ancak siz hep negatif bir tavır takınmışsınız. Sonunda da gezinin hiç olduğundan yakınmışsınız.

Ne kadar doğrudur bilmiyorum, ama ben bu yazıyı okuyunca aslında ayrılmak isteyen ama bunun adını henüz koyamamış birinin hislerini anlamlandırma çabasını okuduğumu hissettim. Sanki kendinizi bu fikre ikna etmeye çalışıyor, bunun için vicdanınızı rahatlatacak haklı bir sebep arıyor gibisiniz.

Hatalısınız, bir sene önce alınan ayakkabının / botun israf olduğu suçlamasını yaptıktan sonra günün iyi geçmesini ummak abes.
Eşinizin babası da kontrolcü sizin babanız da. Kadıncağız o yüzden uyum sağlıyor; çocukken ezilmiş. Siz de babanızdan gördüğünüzü evlilik hayatınızda devam ettiriyorsunuz. Eşinizin gözü açılana kadar devam eder de bu kafayla devam ederseniz ayrılmasanız bile mutlu olamaz ve huzur bulamazsınız.

Damacana suların da saglıklı olmadıgına dair bir çok araştırma var. Bence kaliteli ve zamanında değişen filtrelere sahip bir arıtma sistemi, damacana sudan daha zararlı degildir diye düşünüyorum.
Mesela kahve zincirlerinin hepsi arıtma sistemi kullanıyor. Riskli bir şey olsa o topun altına girmezlerdi diye düşünüyorum

Bizde de var kullanmıyorum, güvenmiyorum. dışarıdaki çeşmelerden alıyorum.

arıtma sistemlerinden gelen suda yeterli mineral yok diyorlar.

Fakat damacanalar da mikroplastik dolu diyorlar.

Tarafını seç :D

Arıtma suların tadı çok kötü bi de bence ya. Sudan tat alan biri olarak arıtma su içmeyi sevmiyorum hiç. O yüzden en iyisi kaliteli bir damacana diye düşünüyorum